24 Nisan 2008 Perşembe

Etkili öğrenme için

"Galiba sınavdan kötü not alacağım, ben niye başarısız oluyorum?"
Her gün binlerce çocuğun kafasını kurcalayan bu soru belki de etkili öğrenme yöntemleriyle çözülebilecek basit bir sorundan öte olmayabiliyor. Son yollarda uzmanların üzerine basa basa tekrarladıkları bir bulgu var:
Öğrenme tipleri bireyden bireye farklılaşıyor ve her öğrenme tipine ilişkin etkili öğretme biçimleri de buna paralel olarak değişim gösteriyor.

Peki, öğrenme nedir?

Geçmiş deneyimlerin etkisiyle kişinin verdiği yanıtlarda beliren kalıcı değişimlere öğrenme deniliyor. Öğrenme kuramlarının çoğu davranışlarımızı şekillendirenin deneyimlerimiz olduğu konusunda ortak bir paydada buluşuyor ve öğrenmeyi, çevresel koşullara adaptasyon/ uyum gösteren bir süreç olarak tanımlıyor.

Felder Modeli'nden Öğrenmeye Bakış:

"Farklı Öğrenme Tipleri"

Bu modele göre her öğrenci, farklı bir öğrenme tipi içerisinde değerlendiriliyor. Bu farklı öğrenme tiplerine bir göz atacak olursak:

1.) ÖĞRENCİNİN BİLGİYİ İŞLEME TERCİHİNE GÖRE;

2.) ÖĞRENCİNİN BİLGİYİ ALGILAMA YÖNTEMİNE GÖRE;

3.) ÖĞRENCİNİN BİLGİYİ KAPARKEN DAHA ÇOK HANGİ BİLGİ KANALINI KULLANDIĞINA GÖRE;

4.) ÖĞRENCİNİN BİLGİYİ DÜZENLEME YOLLARINDAN HANGİSİNİ TERCİH ETTİĞİNE GÖRE;

Biliyor muydunuz ???

Yapılan bir araştırmaya göre öğrenciler;
Okuduklarının 10% unu;
İşittiklerinin 26% sını;
Gördüklerinin 30% unu;
Görüp işittiklerinin %50 sini;
Söylediklerinin 70% ini;
Yaptıkları şey konusunda söylediklerinin 90% ını akıllarında tutuyor

Felder Modeli Başarı İçin Öğrencilere Ne Öneriyor?

Aktif Öğrenciler:
Eğer ki tartışma ve problem çözme aktivitelerinin az yapıldığı bir sınıfta öğretim görüyorsanız, kendi içinizde küçük gruplar oluşturarak ders konularını sırayla birbirinize anlatabileceğiniz öneriliyor. Diğerleriyle çalışmalar yaparak hangi konulardan test edilebileceğinize dair fikir sahibi olmanız ve bu sorulara karşı yanıtlarınızı hazırlamanız da verilen ipuçları arasında.

Düşünsel Öğrenciler:
Gelen yeni bilgiler üzerine düşünmeye zamanınızın olmadığı bir sınıfta öğretim görüyorsanız bilgileri yalnızca okuyup ezberlemeniz değil çeşitli zaman aralıklarıyla tekrarlar yaparak olası soru ve uygulamalarına dair düşünmeniz öneriliyor. Okuduklarınız hakkında alacağınız ufak notların da yararının olacağı tüyolar arasında.

Duyumsal Öğrenciler:
Duyumsal öğrenciler bilgiyi en iyi gerçek dünyayla bağdaştırdıklarında anlayabiliyorlar. Eğer ki pek çok materyalin soyut ve teorik olduğu bir sınıftalarsa öğretmenden kavramlar hakkında örnekler vermesini rica etmeleri öneriliyor.Eğer ki bundan da tatmin olamazlarsa arkadaşlarıyla konu hakkında beyin fırtınası yapmaları sunulan çözümler arasında.

Sezgisel Öğrenciler:
Özellikle de ezber ve formüller üzerinden giden bir dersteyseniz, konular arasındaki bağlantıları bulmanız ya da öğretmene sormanız tavsiye ediliyor. Ayrıca testte sabırsızlık dolayısıyla yanlışlar yapabileceğiniz de söylenenler arasında. Bu nedenle de soruları sonuna kadar okuyup ve yanıtlarınızın üzerinden mutlaka tekrar geçmeniz öneriliyor.

Görsel Öğrenciler:
Eğer ki görsel bir öğrencisiyseniz konuyla ilgili diyagramlar, şemalar, fotoğraflar ve daha pek çok görsel materyaller bulmanız öneriliyor. Bu konuda öğrencilerin hocalarından referans kaynak ya da CD sürümleri isteyebilecekleri de tavsiyeler arasında. Konuyla ilgili kavram haritaları oluşturarak önemli noktaları kare içerisine alabileceğiniz, altlarını çizebileceğiniz, örneğin bir konuyla ilgili tüm ayrıntıları aynı renkle renklendirebileceğiniz söyleniyor.

Sözel Öğrenciler:
Konuyla ilgili kendi cümlelerinizle özetler ve konu planları çıkarmanız öneriliyor. Grup halinde yapılan çalışmalardan büyük verim alabileceğiniz de söylenenler arasında. Arkadaşlarınıza yapacağınız konu anlatımlarının size büyük katkısının bulunacağı belirtiliyor.

Tümdengelimci Öğrenciler:
Ayrıntılara girmeden önce genel resmi yakalayabilmeniz gerekiyor. Eğer ki öğretmen yeni konulara diğerleriyle herhangi bir bağlantı kurmadan direk olarak başlarsa sizin için sorun yaratabiliyor. Bir üniteye başlamadan önce ünitenin bütününe göz gezdirmeniz sizin için yararlı olabiliyor. Yeni öğrendiğiniz bilgileri daha önceden bildiklerinizle ilişkilendirmeye çalışmanız da öneriler arasında.

Tümevarımcı Öğrenciler:
Bütüne adım adım yaklaşmayı tercih eden bu öğrencilerin doğrusal nedensellik barındıran mantıksal konu şemaları çıkarabilecekleri öneriliyor. Bütünsel bakış açılarını ise yeni öğrendiklerini eski bilgilerle bağdaştırarak geliştirebileceklerine dikkat çekiliyor.
tubitak

KOLAY VE İYİ ÖĞRENME TEKNİKLERİ

ÇOK HIZLI OKUMA, YABANCI DİL ÖĞRENMENİN,EN PRATİK VE HIZLI TEKNİKLERİ
yazarı: Reha Oğuz TÜRKKAN
-----------------------------------------------------------------------
I. BÖLÜM

*Hem ‘kolay’ öğrenebilir, hem de ‘yine, yine, yine çalışırsanız’, muazzam başarılar elde edersiniz. Hatta geceleri ikiye, bire indirebilir arta kalan zamanlarda başka konuları ele alma fırsatı bulursunuz.

* “Alın teriyle kazanma” ilkesine önem verenler, ‘kolay’ denen her şeye şüpheyle bakarlar.

*’Zorlanarak öğrenilen bir şey daha çok akılda kalır’ bu, pek az durumlarda, geçerli olabilir ama, eski bir metoddur. Ezber çağından kalmadır. Ama ağır bir yükü ıkına ıkına kaldırmak yerine kaldıraç kullanıp kaldırıvermek daha iyi değil mi?

*’Kolay ve iyi anlama’ şeklinde birleştireceğimiz hedefin, ‘üstünkörülükle’ ve ‘yüzeysellikle’ ilgisi yoktur.

*’Bilgi Çağı’ ve ‘Bilgi Toplumu’ sloganları, bazı eğitimcilere eğitimin amacının bilgi vermek, bilgi aktarmak ve beynini bilgi deposu şeklinde geliyor. Bilgi bir araçtır. Şu halde mühim olan bilgiyi kullanmayı öğrenmek ve öğretmektir.

*Eğitim psikolojisinde, akla hitab eden öğrenime ‘Entellektüel/Cognitive’, hislere yönelene ise ‘Affective’ deniyor. Bu iki yönü bir arada kucaklayan eğitim en etkili olandır.

*Batı kültürü, bilgiyi bir parçadan başlayarak, tüme doğru verir, Doğu Kültürü ise tümden başlayıp, parçalara inerek verir.

*Eğitimde ilk uyarılacak psikolojik hal merak ondan sonra, gayret, biraz kaygı ve dikkat.

*Eğitim amaçları, ders konuları değişebilir ama öğretmenin rolü hep üç esas olarak kalacaktır.

1-Öğrenilecek konuyu sunmak,

2-Öğrencinin konuya ilgisini çekmek, merakını uyandırmak, sevdirmek,

3-Takviye etmek

*Öğrencinin ülküsü şu olmalı: Geçmişimiz ona anlamlı gözüksün, bu güne güven duysun ve geleceğe dönük ümit ve ülküsünün birgün gelip gerçekleşeceğine inanabilsin.

*İlk duvarsız okul uygulamasını Sokrates yaptı. Burada asıl devrimci olan husus, dersini veriş tarzıydı: Tek başına konuşmaz, sual sorardı. Küçük küçük sorular öğrencinin bilgisizliğini ortaya çıkarmak için değil, öğrencinin zihnini gıdıklamak içindir.

*Bazı yöntemleri: SPÖ

1-bir konu binlerce ufak dilimlere bölünmeli, öyle ki tek bir dilimin anlaşılması kolay olsun.

2-Bu adımlar öğrenciye eski sıralarına göre verilmemeli.

3-Her adımdan sonra öğrenci verdiği cevabın doğru olup olmadığını hemen anında öğrenmeli.

*Yazar daha sonra SPÖ’yü bilgisayar, kapalı devre televizyonu ve video ile destekliyor.

*Bilgisayar müthiş hızlı, yanlışsız ve budaladır. İnsan beyni ise bir çok hallerde, fevkalade yavaş, yanlış dolu ve zekidir. Bu iki farklı beyin evlenirse akıl almaz bir güç doğar.

*Kimine göre bilgisayar eğitim eşitsizliği doğuracaktır.

*Bilgisayarı iyi kullanan eğitim yerlerinde normal eğitim süresinden üç ay tasarruf ediliyor.

Bilgisayar ile eğitimde öğretmenin fonksiyonu yol göstericiliktir.

Eğitimde bilgisayarın yeri muhakkak olmalı. Fakat ifrattan (aşırı lakaytlıktan) tefrite (sorgulamasız sarılışa) gitmemeliyiz. Bilgisayarın da kendine göre sorunları vardır. Bu Amerika’daki okullarda kendini göstermiştir. Biz kullanırken ancak bu eksiklikleri ve zararlarını göz önünde bulundurarak kullanmalıyız.

Araştırma görevlileri Derin Orhon’la Erdem Gürgün, ‘2000’li yıllarda Türk Üniversitesi Sorunları ve Geleceği’ adlı bildirilerinde, üniversitelerin bir ülkenin aynası olduğunu belirttikten sonra ‘Aynadaki görüntü giderek bozulmaktadır’ tesbitini yapmıştır.

*I.Q. testleri Batı’da uzun yıllar kullanıldı fakat şu anda az da olsa eksikliğinin olduğunu farkettiler. Aynı zeka seviyesindeki çocuklara yapılan I.Q testlerinde dahi çevre ve küçük çaptaki uyarıların 2-3 puan farkettirdiği ortaya çıktı.

*Zeka ölçme teknikleri gittikçe gelişiyor, mesela söz yeteneği ağırlıklı zeka, mekanik ve mekan ağırlıklı zeka, hayal yeteneği ağırlıklı zeka gibi

*Yazar ‘Beyin gibi, bilgisayardan daha mükemmel olan bir organ acaba tesadüfen mi olmuştur?’ diyor ve ‘Hayır!’ diyerek, dinsiz de olsa Voltaire’nin sözünü naklediyor. ‘Yerde bir saat bulsam ve hayatımda hiç saat görememiş olsam, içini alıp o birbiriyle karmaşık fakat şaşmayan işleyişini seyrettikten sonra bu kendi kendine olmamıştır, elbette biri yapmıştır demek zorunda kalırım’ demiştir. (Yazar dinine bağlı ve Türkülüğü seven bir kişi)

*Beyinde 10 milyar ile 100 milyar arasında nöron ve 1 katrilyon irtibat noktası vardır.

*Beyin huzur halinde çok daha fazla şey öğrenir ve bu huzur halindeyken alfa elektrik akımları çıkarır.

*Öğrenciler, derin gevşemeye ve bazı yöntemlerle onlara sorulan bilgileri zihinlerine kaydetmede, kavramada, işlemede ve hatırlamada yeteneklerinin fevkalade arttığını görmüşlerdir.

*Karmaşık yöntemle gevşeme:

1-Aktif saplama: Bu talimde gözlerimizi bir noktaya saplayacağız.

2-Göz saplanmasını çözme

3-Göz kapaklarının kontrolü

Çok önemli bilgiler beynin dış zarına sevkedilir (korteks). Çok kısa hafıza Bio-elektrik akımıyla kaydedildiği, çarçabuk da (20-40 saniyede) silinip kaybolduğu farz olunur.

*Orta süre (30-40 dakika) için de kullanılan bilgiler elektrik akımının kimyevi bir işlemi olur.

*Uzun süreli bilgiler beynin belirli yerlerinde saklanır.

*Çok unutanlarda ‘acetylcholine’ maddesi eksiktir.

*Unutmamanın bir kaç pratik yolu:

1-Önce televizyonlarda reklam niteliğinde bir programda da görmüş olabileceğimiz yöntemle başlayalım.

2-Hikaye kurma

3-Şarkı Uydurma

4-İsim ya da surat, hatırlamak için kişileri bir şeylere benzetin,

5-Kıyaslama yapın

6-Bilinçli olarak o yaptığınız şey üzerinde bir kaç dakika durun.

* K. Keaton’a göre yaşlanmayı en iyi geciktirmenin çaresi, beynin mümkün olduğu kadar çalıştırılmasıdır.

* Bir kimseye bir şey öğretmenin en iyi yolu ona öğretmenlik fırsatı vermektir.

* Beyin bir gerçeği bir konuyu, bu üçgene iyi oturtabilirse iyi kavramaya başlar:

1-Yazının konusunun anlatım yapısı

2-Düzeni

3-İlişki köprüleri,



*Diğer tavsiyeler

1-Not alma

2-Bazı bilgilerden kitabın sonuna endeks yapma

3-Bazı kelimelerin altını çizme

4-Özet çıkarma

5-Özetten yararlanarak şema çıkarma

6-Konunun sonuna başına bakmadan göz atma.

7-Yoğun dikkatle okuma

8-Daha çok okuma

9-Temel fikri yakalamaya çalışma

10-Fikirlere yönelerek okuma.

*Çalışmanın ruh hali: Prof Mark Viktor Hoppenin tavsiyeleri

1-Yapılacak işleri listeleyin

2-İşe en kolay yerden başlayın

3-Sevmediğiniz bir iş üzerinde çalışıyorsanız kendinize ödül vadedin

4-İyi bildiğiniz, başarılı olduğunuz konulara ağırlık verin

5-Rahat iç açıcı ortamda çalışın

6-Kendinizi kötü hissettiğiniz zaman size değer veren biriyle konuşun.



*Okullarda başarısızlığın en büyük sebebi:

1-Bulunduğu sınıfta olmaması gereken çocukların o sınıfta öğrenim görmemesi

2-Gözlük eksikliğinin farkedilmeyişi.



*Başarısızlığı başarıya çevirmek için anne babalara tavsiyeler:

1-Çocuğun duygusal sorunlarına yakınlık gösterin

2-Çocuğun okul sorunlarına, ev ödevlerine ilgi gösterin

3-Ödevlerin yapılmasında zamanın tanziminde ona yardımcı olun.

4-Okulda gösterdiği çabaları övgüyle karşılayın.

5-Ödevlerini yapma yükümlülüğünün ona ait olduğunu hatırlatın.

6-Çocuğun elde ettiği sonuç kötü ve elinden gelen her türlü gayreti göstermişse ondan fazlasını istemeyin.

7-Öğretmeniyle bağlantı kurun

8-Çocuğunuzun öğretmenini kötülemeyin

9-Öğretmen çocuğa karşı ana babasını yermemeli



*İleride insanlardan iş aradıkları zaman istenecek şey, düşünmeyi, fikir üretmeyi ve yaratıcı olmayı bilmeleridir.

*Meydana getirici düşünüşü köstekleyen şeylerden ikisi:

1-Hemen bir çözüme yaklaşmak

2-Sorunu çok dar şekilde tanımlamak ve alışılmış klişelerden hareket etmek



*Çocuğa fikir üretmeyi öğretmenin yolları

1-Değişik yönden soru sorma

2-Başka türlü yapmanın yollarını araştırtmak

3-Oyun ve kelimeler kullanmak

4-Başkalarının görüşünü dinlemeyi öğretmek

*Maneviyat eğitiminin baş sorumluları ailelerdir.

*Çocuklarımızın Direniş gücünü artırmalıyız.

1-Çocuğu dinleyin,

2-Kokularına, tedirginliklerine yardımcı olun,

3-Egzersizler yapın,

4-Kendine güvenini artırın,

5-Olumlu grup seçmeyi öğretin,

6-Gerekirse veto hakkınızı kullanın,



*Meslek seçerken hangi mesleğe uygunuz:

Çocuğun eğilimlerini tespit etmek için üç açıdan yaklaşın:

1-Özel ilgi alanları

2-Okulda başarı çizgileri

3-Belirgin karakter özellikleri

II. BÖLÜM: GERÇEK VE GERÇEKÇİ ÇOK HIZLI OKUMA

*Talimden önceki hızını, talimden sonra 3-4-5 katına çıkarabilir. Bu, kişinin özel yeteneğine bağlıdır. Göz gezdirme ile okumada 2000-3000 kelime metinden bir dakika içinde epey şeyler anlarsınız ve bu da bir gerçekçi beklentidir. Çok hızlı okuma ile ortalama dakikada 800-900 kelimeye ulaşılabilir.

*ÇHO (Çok Hızlı Okuma, İkinci Dünya Savaşı’nda uçakların amblemlerini okumayla başladı.

*Gözün, vücudun herhangi bir uzvu gibi, egzersiz gördükçe daha etkili olmaya başladığı ispat edilmiştir.

*ÇHO’nın iki gelişme çizgisini görüyoruz:

1-Göz, talimle, gitgide daha hızlı görmeyi öğrenebilir; tıpkı halter kaldırmakla, şırnav çekmekle kol kaslarının gelişmesi gibi...

2-Göz, aynı şekilde talimle satırın 2-3 yazısını, hatta tamamını bir bakışta görmeyi öğrenebilir.

*Yavaş okuyan kişiler okuduklarını en az anlayanlardır. Durarak okunan şeylerde anlama azalır. Çünkü beyin gözden hızlıdır.



*Çok hızlı okuma eğitiminin esasları:

1-Göze daha hızlı görmeye alıştırmak

2-Bir kerede 2, 3, 4 kelimeyi birden okumayı öğretmek

3-Tamamıyla sessiz okumaya alıştırmak

4-Gereksiz geri dönüşler, tekrar okumaları önlemek

5-Anlayışı çelmeleyen düşünüş engellerini kaldırmak.

*Her şeyden önce her satırda gözünüz kaç kere duraklıyor onu ölçmelisiniz. Ona göre hızlı okuyucu veya yavaş okuyucusunuzdur.

*Denemelerde ilk önce dakika ile hızınızı ölçün. Sonra parça ile ilgili soruları çözüp yüzde kaç anladığınıza bakın



*Kötü okuma alışkanlıklarını kırmak:

1-Okurken dudak kıpırdatıyorsanız, Dişlerinizin arasına bir kalem tutuşturun.

2-Okuduğunuz kelimeyi veya cümleyi anladığınız halde bir daha okuma eğiliminiz varsa; Beyaz bir kağıt kesin, okuduğunuz kısımları bununla örtün ve okudukça kaydırın, okuduklarınızı anında kapatın.

3-Aklınız dağılıyor, okuduklarınızdaki anlamı sık sık kaçırıyorsanız birkaç satır okuduktan sonra ana fikri şöyle bir düşünün

4-Satırları bulanık görüyorsanız: Bir göz doktoruna muayene olun.

*Gözün beyindeki merkezi hem hızlı, hemde çok beceriklidir. Öyle ki kelimelerin kopuk kısmını bile görse çok kere tamamını keşfeder. Saniyenin yüzde bir kadar bir hızla bir işaretin veya kelimenin ‘siluetini’ tanır, ne olduğunu da çıkarır.

Egzersizler:

1-Okurken, kelimelerin tam üstüne bakarak okumayın Az altına bakın ve satırı hep o hizada okuyun.

2-Hem satırların altına doğru bakın, hem de gözünüzü bir kaç kelimeyi birden görmeye alıştırın.

3-Tam sahife değil de, bir sütun bulun, satırlardaki ilk ve son kelimelerin altını çizin veya yuvarlak içine alın ve gözünüzü bir baştakine bir de sondakine baktırarak okuyun, aradaki kelimeleri görmeye çalışın.

4-Bu sefer tam aksine satırların ilk ve son kelimelerine bakmadan satırdan satıra geçin.

5-Bu denemeden sonra bir satırda 2-3 kelimeyle esaslı talime geçin. Her 2 veya 3 kelimenin birini çembere alın, gözünüzü sadece bu çemberlere yönelterek okuyun.

6-Sahifeleri sütunları 2 ye veya 3’e yukardan aşağı bölün ve belirli bir ritm izleyin

*Göz gezdirme ile okumada önce ana temayı bir bakışta ayrıntılardan ayırmalısınız. Hemen hemen her yazıda üç önemli unsur vardır:

1-Konu veya sorun

2-Sebepler

3-Çözümler-sonuçlar,

*Her yazı göz gezdirme ile okunmaz bazı yazıların her kelimesinin okunması icab eder.

III. BÖLÜM

YABANCI DİL ÖĞRENME VE İLERLETME

*Çocuğunuza küçük yaşta dil öğretmenin yollarını arayın

*İlk başta ön hazırlıkla başlayın. Bu da bazı önemli belirlemeleri ezberlemekten geçer:

İlk başta dilin mef’ulleri olan kelimeleri ezberleyin sonra konuşmalarda en çok kullanılan kelimeleri ezberleyin.

Gramer çalışın.

*Metodlar:

1-Çok örnek görmek mühim bir unsurdur.

2-Kulaktan dinleme

3-Koroyla doğru telaffuz ve konuşmalı öğrenme

4-Rol oynama

5-Sorularla programlı öğrenim (S.P.Ö)

*Uykunun hafif dalma sürecinde olan bir kimseye bir konu tekrar tekrar anlatılırsa, o kişinin, uyandığında o konuyu öğrenmesi kolaylaşıyor.

*İlerletme hususunda bazı tavsiyeler:

1-O dilde kitap ve gazete okumak

2-Yabancılarla sohbet etmek

3-Yolda giderken gördüklerinizin o dildeki karşılığını hatırlayıp düşünmek

4-Alt yazılı yabancı filmleri kaçırmamak.

ETKİLİ HATIRLAMA TEKNİKLERİ

-------------------------------
İnsanın aklından dakikada 8 ila 12 arasında düşünce geçtiğini ileri süren David c.Mcclelland’ın tezi göz önüne alındığında; Hatırlamanın önemi günlük iş hayatımızda apaçık görülür. Yaşanan deneyimler taşıdığı anlam ve önemin hatırlanması hayatın daha az acılı ve daha az hatalı geçmesini sağlar.

Hatırlamanın önemli olduğu durumları göz önünde bulundurursak;

i-Matematiksel işlemlerde

ii-Önemli adreslerde

iii-Önemli randevularda

iv-Doğum günleri ve yıldönümlerinde

v-Gidilmesi gereken yerlerde

vi-Verilen talimatları hatırlamada

vii-Kişi adları ve yüzleri

viii-Şiir ezberlemek ......vb.

Dünyadaki mevcud insan hatırlaması üzerine olaylardan bahsediliyor. Örneğin; Lonnie duyduğu ismi ve gördüğü insanları unutmadığını buna karşın düşünme özürlü bir insan olduğundan, hafıza konusunda iyi bir eğitici olan Weld’in ayı ve günü zorlukla hatırlayabildiğini, hatta kış mı yoksa yaz mı olduğunu ancak pencereden bakarak söylediğinden bahsedilir. İyi bir etkin hatırlama için 4 Altın kuralı bütün yeteneklerin ortaya çıkabilmesi için bilinçli olarak uygulamıştır.

Bu kurallar;

1-Zamanın da ve doğru hatırlamak için, hatırlamaya gayret gösterin. Bunu için beyninizi hazırlayın ve istekli olun.

2-Hatırlamanız gereken şeylere etkin olarak tepki gösterin! Tüm duygularınızı ona yöneltin. Ona bakın, onu dinleyin, onu konuşun.

3-Önemli anlarda belleğini tazeleyin ve onun kusursuz olarak çalışmasını sağlayın

4-Düşüncelerinizi önceden derlediğiniz bilgiler üzerinde yoğunlaştırın

BÖLÜM 2 - Beşinci mantık kuralı:

Bu önceki 4 temel kural İnsan zekasının ne kadar deha olursa olsun bazı önemli noktaları unuttuğu görülmüş. Pırıl pırıl bir zekaya sahip birinin bile unuttukları hatırladıklarından daha çoktur. Daha iyi hatırlamanın en emin yolu önemli şeyleri bir yere yazarak gerçekleştirilir. Bu yüzden beşinci ve son derece elverişli yolu : Not almak!

Şu an dünya çapında ün yapmış kişilerin hayatlarına bakıldığın da daima yanların da bir not defterlerinin bulunduğu ve gerçeklerin saptırılmasına engel oldukları görülmüştür. Nitekim Dünya çapında ünlü ve üretken bilim adamı Baron Von Humboldt; Not tutmayan insanların, kendilerinin doğal insanlık tanımından uzaklaştıklarını ve bazı şeylerin en sağlıklı bellekten dahi yok olacağını bu nedenle ileride kullanılacak bilgilerin saklamanın doğru olduğu kanaatindeydi. Bu nedenle iki yol vardır;

a-)Sistematik bir şekilde Not almak

b-)Kısa alınan notların devamlı düzenlenmesi.

Dr. A. T. Wolford İnsan yaşlandıkça not almanın gereğini savunarak “Belleğinizi zorlayacağınıza Not alın”tavsiyesinde bulunmuştur.

Günlük işler, yazılı oldukları veya karşımıza çıktıkları an çözümlenebilecek konulardır. Bu mantık kuralını izleyen, işini bilen üst düzey yöneticiler, birlikte çalıştıkları kişinin masasında bir ajandanın bulunmasını şart koşarlar.

Bir ajanda ve önemli konuları toplayacağınız bir ajanda kullanın. Not alacağınız anda ajandanız yoksa bir kağıda yazarak not alın. Günlük işleriniz dışında yapacağınız etkinlikleri not edin (Gidilmesi gereken yerler, Yollanacak mesajlar, telefonlar, kişiler vb..).Uzun vadede kullanılacak notlar hazırlayın (Anlaşmalar, sözler, kayıtlar, konuşmalar vb..). Ezberlemeye yardımcı olmak amacıyla küçük hatırlamalar kullanın (formül, fiyatlar, oranlar, teknik terimler ve isimler gibi).Kağıt harcamaktan kaçınmayın ve not aldığınız zaman kısaltmalar kullanmayın. Örneğin; İ.’yi ara sonra baktığınızda İhsan olabilir, İsmet olabilir, İski olabilir, İlkay olabilir, bu nedenle dikkat etmek gerekir.

BÖLÜM 3 - Sayıları hatırlanması bazı önemli noktaları aydınlatır:

Sürekli çalışıldığı zaman insan da sayıları hafıza tutma oranı fazlalaşır ve yetenek artar. İnsan kendini zorlarsa çok yararlı şeyler elde eder .Sekiz haneli bir sayıyı kişisel farklılık gözetmek sizin her insan hatırlar. Sözgelimi kadınlar, genelde sayıları hatırlamada erkeklerden farklı olmalarına rağmen sözcük hatırlamada onlardan üstündür.

Churcill’in korumalarından biri onu belleğinin sayı tutmada zayıf olduğunu hatta takma dişlerini dahi unuttuğunu fakat anlamları hatırlamada bir deha olduğundan bahsetmektedir.

Sayıları hatırlamada gruplama işimizi kolaylaştırır. Örneğin insan beyninin üçerli gruplamaları daha iyi hatırladığını, Gruplamanın hatırlanması gereken çok uzun dizileri kolay ve küçük dizinlere ayırdığı için hem uzun süreli hemde yararlı bir yardımcıdır. Birkaç kural uygulandığında insan çok şey kazanabilir. Böylece tarihleri, sayıları, ve kelimeleri uzun vadede ezberlenebilir. Dr. Woodrow hatırlamaya yardımcı kurallarla ilgili Kısa açıklama vermiştir;

-Ritm ve kavramlarını kullanın.

-Hatırlayabileceğinizden emin olun

-Bölümler halinde değil bir bütün olarak gayret edin

-Hatırlamanız gerekeni dikkatinizin odak noktasında toplayın

-Daha önceki hatırladıklarınızla ilişki kurun .Bellek, sahip olduğunuz deneyimlerinizi aklınızda tutabilme ve gerektiğinde hatırlayarak ortaya çıkarabilme yeteneğidir. Hatırlamak belirli bir madde veya kafamızın içindeki somut bir yer değildir. Hatırlamak işlevini eğer yerine getirebilirsek daha iyi bir şekilde işlevini yerine getiren bir dizi işlemdir.

1.Kural

Zamanın da ve doğru hatırlamak için, hatırlamaya gayret gösterin. Bunu için beyninizi hazırlayın ve istekli olun

BÖLÜM 4 - Zihninizi hatırlamaya yöneltin:

Hatırlama kendiğilinden gerçekleşmez. İnsanlar hatırlamanın yetersizliğine ilişkin verilen örnekte hatırlayabileceklerinden son derece emin oldukları için olayın gerçekleşmesine bel bağlanmaz. Bir sekreterin büroyu soymaya giren hırsızı 20dk. sonra hatırlayamaması, yine faturaları gönderdiği halde hatırlayamaması, bunları etkin bir şekilde zihnine kaydetmediği için buna hafıza zayıflığı da denir. Eğer kişi etkin şekilde gayret ederse hatırlama o kadar kolay olur. İnsanlardan bir hikayedeki geçen kelimeleri saymaları istenir fakat sonunda hatırladıkları kelimeler, er sorulur en fazla 7 tane olduğu görülür. Başka bir guruba hikayeyi anlatılması için dinlenilmesi istenir bu sefer 7 kat fazla çıkar.

Unutmama konusunda bugüne dek ortaya atılan görüşlerden en önemlisi hatırlamaya çaba göstermektir. Öğrenciler sınav için çalıştıkları bir dersi iki gün sonra sorulduğunda hatırlamadıkları tespit edilmiştir. Eğer bellekteki bilginin kalıcı olmasını istiyorsak; onu uzun süre hatırlamayı amaç edinerek ezberlenmeli.

İşe yeni alınan iki işçiye birisine hiç bir şey söylenmeden, birine hayati önemi olduğu söylenen Güvenlik kuralları verilir. İlk işçi çok hata yaparken ikinci işçi işin bilincinde olduğu için kurallara harfiyen uyar. Burdan hatırlanacak işe önemle üzerinde durulmalı.

Birey bir şeyin amaçlı ve bilinçli yönlendirme veya kendini hazırlama sayesinde, hazırlamak istediği konular üzerinde kendini aşırı yorarak bunalıma girmekten kurtulmuş olur. Hatırlama işlemine zamanında başlanmadıkça pek yararı yoktur. Bu nedenlerle insan belirli evrelerden geçer;

-Okuyarak, İzleyerek, ad vererek yada talimatla deneyimi kaydedin. Böylece sinir sisteminde belirli bir izin veya izlenimin belirlenmesini sağlayın.

-Olayın hasıl ettiği izlenimi kısa ve uzun bir zaman için akılda tutun.

-İleride gerektiğinde kullanabilmek için hasıl etti izlenimleri yeniden canlandırarak onu bir kez daha hatırlayın.

-Hatırladığınız deneyimin üstünüzde çok büyük bir etkisi olduğunu kabul edin. Hatırlamaya değer olan şeyleri hatırlamaya değer verin.

BÖLÜM 5 - Hatırlamayı amaçlı bir şekle sokacak dürtüler

nasıl oluşur?

Unuttuğumuz için şikayet etmemeliyiz aslında birçok şeyi hatırlarız. Aklımıza gelen yaklaşık 10.000 düşüncenin hepsini hatırlamaya çalışsa idik kafamız nedenli dolu ve karmaşık olacağı aşikardır.”Güçlü Bellek “ aranılan bir nitelik değildir. En çok istenilen belleğin yönetilmesidir.

Hedef belleğin yönetilmesine faydalı olur. Güdüler hatırlamak için amaçtır. İnsan eğer bir güdüsü varsa belleğini çok kolay yönetir. Doğru amaçları bulup ortaya çıkardığımız zaman, hatırlamayı harekete geçirecek olan dürtü de güçlü olur. Hedeflerinizi kendiniz belirleyin. Normal liselerde okuyan talebelere nazaran teknik ve endüstri meslek liselerinde okuyan Talebelerin daha başarılı oldukları, bunlarınsa hedeflerini kendileri belirledikleri için başarılı oldukları gözlenmiştir. Kendi hedeflerine gidenlerin genellikle emeklerinin karşılığını aldıkları görülür. Lise mezunları gibi bir çok yetişkin hatırlamayı amaçlı kılacak hedefleri olmadığı için başarı güdüleri zayıftır. Bu nedenle başarıyı arttırmak için ;

1-Kendiniz için yeni yeni hedefler bulun

2-Diğerlerinin de bir hedef edinmesi için, mevcut hedefleri kabullendirmek yerine yol gösterin.

Hedeflerin açık ve kesin olmasın isteyin. mesela “dizel motor işine giriyorum” ve “Kendi işimi kurmaya çalışıyorum” bu iki cümleden hedef kritiği yapılabilir. Belirlediğiniz bu hedeflere imkanlarınız elverdiği ölçüde ulaşmaya çalışın. Uzun vadeli ileriye dönük hedefler, doğal olarak cazip ve gerçekleşmesi istenilen hedeflerdir. Uzun vadedeki hedefleri nasıl kısa vadeli hedeflere dönüştürüldüğünü Muhasebecilik ve Yabancı dil öğreniminde gördük.

Sürekli olabilecek hedefler bulun. Sürekli olan hedefler, hatırlamayı amaçlara daha bağlı hale sokar. Ayrıca sürekli hedefler, hatırlamada ilerleme sağlar.

Yeni bir yere taşınırken; ABD nüfusunu 1/5 her yıl taşınır kişi, yer, iş adresleri değişi ve yeni kimliklerle karşılaşır ve ne yapacağını bilmez hale gelir. sıkıntıya düşer fakat 5 yıl sonra alışarak rahatlar. Kişi sorunlarını en yakın çevrelerinden başlayarak çemberi büyültecek şekilde etrafına davranırsa daha başarılı olur. Amaçlı hatırlama sayesinde, yeni çevrenizde sanki yıllardan beri oturuyormuş gibi rahatlayacağınıza hiç kuşkunuz olmasın.

Yeni bir işe girdiğiniz de yine karışılaşacağınız yeni kurallar yüzlerce yüz, yeni ortam, farklı iş, insanların rekabet hissi, araç ve gereçlerin durumu ve yeri, fabrika girdisi çıktısı, yeni işçiyi bekleyen sorunlardır. Öğrenmeyi oluruna bırakma zayıflığı, uyum sağlama dönemini her şeyden fazla etkiler.

Anlama yeteneğinizi şöyle kolaylaştırabilirsiniz;

-Hedefleri adım adım belirlemek

-Zamanla kendi işinizi, sonrada tüm işi bütün haline getirerek

2.Kural

-Hatırlamanız gereken şeylere etkin olarak tepki gösterin! Tüm duygularınızı ona yöneltin. Ona bakın, onu dinleyin, onu konuşun

BÖLÜM 6 - İlgi göstermeniz hatırlamanıza yardımcı olabilir:

Tepki güçlü hatırlama sağlar. Çevremizdeki olaylara etkin biçimde ilgi göstermediğimizden dolayı etrafımızdaki olayları pek hatırlamayız. Eğer bazen gerektiği gibi ilgi gösterilmezse hatırlama yeteneği tamamen ortadan kalkar, hatta bu durum yaşayışımızda dahi değişikliklere neden olur. Yeterli tepki gösterme, sinir sisteminde hasıl etme açısında son derece yararlıdır. Beyin dalgaları beynin tepki göstermesine ilişkin geçerli bilgilerin kazanılmasında çok önemlidir.

-Derin uyku zamanın da beyin dalgaları en düşük düzeydedir.

-Uykuya dalmak üzere iken derin uyku dalgasındaki gibi yavaş değildir.

-Gözler kapalı düşüncelerden arınmış, ama uyanık ve gevşemiş bir durumunda yatarken dalgalar biraz daha fazladır.

-Yukarıda anlatıldığı gibi gevşemiş bir durumda yatarken gözlerinizi açarak herhangi bir şeye bakın. Yeniden tepki gösterme durumuna geçtiğinizi hissedeceksiniz. Beyin dalgaların boyu gün boyu değişir. Bölünemeyecek kadar küçük olan voltajları ile genel durumları da değişir. Olaylar karşısında ki tavrımızı değiştirdikçe beyin dalgalarımızda değişime uğrayacağını söylemek doğru olur.

Birey, olaylar karşısında daha etkin tepkide bulunmak ve olaylar yönetmek için yaşamını düzenleme şansına sahiptir. Eleştiri beyin faaliyetini yavaşlatmaktadır. 50 kadın ve erkeğe çevirmeleri için basit cümleler verildi. Çeviri işlemi devam ederken eleştirilere tabii tutuldular ve hepsinin hızını ortalama % 8 azalttı.

BÖLÜM 7 - Daha iyi Hatırlamamıza yardımcı olacak ısınma yolları

Düşünme ve hatırlama da etkin olmak isteniyorsa, zihinsel eylemlerle birlikte, sinir kanal ve merkezlerinin de yeter düzeye ulaşması gerekmektedir. Sizde, daha önce düşünmediğiniz bir konu üzerinde karara varmak için, düşüncelerinizi konu üzerinde yoğunlaştırarak, birkaç dakikanızı bu işleme ayırmalısınız. Isınmayı mümkün olduğu kadar, konuyla doğrudan ilgili bir ilgili alanda gerçekleştirin. Isınmaya gereksinim, hayatın verimli çağları sona erdikten sonra daha da artar.

İnsanlar sabah kalktıktan ancak 1 saat sonra olaylara tepkide bulunabilirler. Yataktan kalkar kalkmaz, kahvaltı yapmak, giyinmek, diş fırçalamak, gibi alışkanlıkları farkında olmaksızın yaparız. Sabah sabah, günün ilk ışıklarında yapılan bazı toplantılarda bazı sakıncalar vardır. Toplantıya katılanların çoğu henüz ısınmış olmadıkları gibi, daha sabah mahmurluğunu da üzerlerinden atamamışlardır. Bu yüzden kafaları bir saat sonra hazırlanmaları gerekli raporun ana noktaları üstünde toplayacak güçte değildir. En parlak fikirlerse, kafalarına toplantı bittikten sonra doluşuverir. Hastalık hatırlamayı olumsuz etkilemektedir. Yorgunluk ta tepki gösterme düzeyini azaltır. Uykusuzluk tepki düzeyini azalttığı gibi hatırlama düzeyini de düşürür. Az miktarda alınan alkol dahi hatırlama düzeyini azaltır ve hafıza alanını azaltır. Yine bireyin yaşı ne olursa olsun B vitamini eksikliği tepki düzeyini azaltır.

3.Kural

Önemli anlarda belleğini tazeleyin ve onun kusursuz olarak çalışmasını sağlayın

Gazete okunurken okunanların okunulanların hatırlanmasının özel bir dikkat gösterilmediği için unutulanlar akılda kalanlarda çok daha fazladır. Bu unutkanlığın ilk nedeni her şeyden önce anlam hatırlamaya çalışmamız olmamızdır.

İlk bir iki gün unutma oranı en üst düzeydedir. ilk iki günü izleyen iki hafta için de ise bu kötü durum sürer. Ama hemen pes etmeyin bu iki hafta en kötüsüdür. İki haftadan sonra hatırlananların daha çok uzun süre hatırda kalıcı olma şansı vardır. Üzerinden iki hafta geçmeden eski bilgilerinizi yenileyin .Unutmayı engellediğinizi göreceksiniz.

BÖLÜM 12 - Bilgi Tazeleme yöntemleri:

Bilgilerinizin düzenli bir bakıma gereksinimi vardır. Bilgilerinizi zaman geçirmeden tazeleyin. Bilgilerinizi yatmadan önce tazeleyerek yenileyin. Yine hafta boyunca tekrarlar yapara tazeleme işlemine devam edin. Konu ne olursa olsun, hatırlanması gereken şeyleri hatırlamada belleğimizle savaşmak en önemli amaçlarımızdan olmalı. Unutmaya karşı savaşmak veya bellek tazeleme yöntemleri diğerlerine oranla en etkin olanıdır. Hatırlamaya değer bulduğunuz her hangi bir şeyle karşılaştığınızda kısa bir süre durup bunu tekrarlamaya yada başka bir işe başlamadan önce onu konuşmalarınızın içine katmaya çalışın. Unutmayı önlemek için bilgilerin tazeleneceği en uygun zaman yatmadan hemen öncesidir. Algılanan en son olgular aynı sinir yollarında ve merkezlerinde bir yer edinmek amacı ile bir yarış içine girerler. Kendi kişisel düşüncelerimizde bazı silinmelere neden olur. İyi bir belleğe sahip olmanın diğer bir sırrı da edindiğimiz bilgileri tam anlamıyla belleyinceye kadar onları bütün bir hafta boyunca zaman zaman tekrarlayarak yeni gelecek bilgilerin eskileri silmesine engel olacaktır. Hafta sonunu sessiz ve yavaş temposu en uygun zaman birimidir. Bu dönemde algılanan izlenimlerin eksiklerini silebilme oranı en düşük düzeydedir. Tazeleme işlemini eğer sadece hatırlayabildiklerimize dayanarak yardımcı unsurlar kullanmadan gerçekleştirirsek bir takım ayrıntıları atlayabiliriz. Belleğimize eksik veya yanlış bilgiler doldurmamak için hatırladıklarımızı mutlaka yazılı bir belgeye kitaba veya nota bakarak kontrol etmeliyiz.

BÖLÜM 13 - Belleğinize ne kadar güvenebilirsiniz:

Korkun bir tuzak olarak yanlış hatırlamanın sonuçları insanı etkiler. Yanlış hatırlama insanı bazen etrafındaki insanlara karşı mahcup edebilir. Bizi sık sık yanıltan o masum belleğimiz tarafından düşürülüveririz. Unutmayalım!Eskilerin dediği gibi hafıza-i beşer nisyan ile malüldür yani belleklerimizin unutma gibi bir sakatlığı vardır. Her şeyi ötesinde unutulanlar yanlış hatırlananlara oranla çok daha az sorun yaratır. Hatırlamada görülen çarpıklıklarda eğilim ve ön yargıların bilinç altında yarattığı büyük etkinin rolüne şaşmamak gerekir.

BÖLÜM 14 - Daha güvenilir bir bellek için yedi yol:

1-Başlangıçta mümkün olduğu kadar iyi ezberleyin

2-Hatırladıklarınızın doğruluğuna özen gösterin

3-Size yol gösterecek yazılı notlar alın.

4-Önemli kararlar almadan yada tartışmaya neden olabilecek görüşlerinizi açıklamadan önce bilgilerinizi bir kez daha gözden geçirin.

5-İsteklerinizi iyice belirleyin

6-Yanlış hatırlayabileceğinizi sezdiğinizde düşüncelerinizi eleştirici bir gözle inceleyin

7-Bir konuyu en başından itibaren iyi anlayın

BÖLÜM 15 - Yarım yamalak hatırlamaya ilişkin bazı örnekler

Günümüzde psikologlar hatırlama konusunu zincirdeki 4 halka ile tamamlanması mümkün olabilecek bir dizi farklı işlem olarak bakmaktadır.

Algılama-Akılda Tutma-Hatırlama-Tanıma

sağlam az sağlam çözülebilir lastik bant

En iyi biçimde düzenlenmiş bellekte bile hatırlamaya ısınma zaman alır. Hatırlamak istediğiniz bir konu üzerinde zihninizi tazelemek için bilgilerinizi tekrarlayın ve yoğun düşünün

BÖLÜM 16 - Hatırlama güçleştiğinde ne yapılmalı:

1-Durumu eylemi canlandırma ve ruh halini canlandırma yöntemi ile hatırlama

Yaralarını daha önce gördüğümüz kendi kendine konuşma adlar ve teknik terimler konusunda kas hafızanızı yeniden canlandırabilecek çok değerli bir yöntemdir.

2-Başlangıç noktasına dönmek her zaman sonuç vermeye bilir bu nedenle Jurvr bekle yöntemi tercih edilebilir. Bu Yöntem;

-Kısa bir süre olay üzerinde yoğu bir şekilde düşünülerek ilk hızı verecek zembereğin kurulması sağlanır.

-Daha sonra düşüncelerin algılanmış izlenimleri kendi yöntemleri ile yeniden canlanması gerekir.

4.Kural

Düşüncelerinizi önceden derlediğiniz bilgiler üzerinde yoğunlaştırın

BÖLÜM 17 - Anlamları etkin olarak araştırın:

Anlamları bilmek bilgilerin daha iyi hatırlanmasını sağlar. Anlamlar hatırlamanın ana amacı olmalıdır. Bir anlam dağarcığı kurabilmek için ciddi bir şekilde araştırın. Anlamları araştırmaya yönelik zihinsel egzersiz yapın.

Düşün

Olayları yorumlama ve kendi kendine düşünmeni sağlayacak sorular sor.

BÖLÜM 18 - Düşüncelerinize nasıl çeki düzen verebilirsiniz:

-Kendinize doğru sorular sorun

-Kendinize eleyici nitelikte sorular sorun

-Nasıl çalışıyor, nasıl kullanılabilir, başka ne işe yarar gibi sorular sorun

-Bununla ilgili ne hatırlıyorum? Sorusunu sorun

-Bu başka bir anlamada gelebilir mi sorusunu sorun

-Bunu hatırladıklarımla ne tür bir ilgisi olabilir? Sorusunu sorun

-Bunu aynı şekilde başka birine nasıl açıklayabilirim? Sorusunu sorun

BÖLÜM 19 - Okuduklarınızı nasıl daha iyi hatırlayabilirsiniz?

Bu özel bir zihinsel beceri yetenek gerektirir. Ciddi bir okuma da zihinsel yeteneklerin ne zaman kullanılacağı ve Belleğinizi tazeleyerek ısınmaya başlanılmalıdır. Gözden geçirme ısınmaya yardımcı olur.

Belgesel bir kitabı üç bölümde gözden geçirin;

1-Kitabın yayınlandığı tarihe dikkat edin

2-İçindekiler kısmına bakın

3-Daha sonra ön sözü okuyarak yazarın kanıtlanmamış görüşlerimi yoksa uzmanların da kabul ettiği gerçeklere mi bağlı kaldığını öğrenim

Kendinize sürekli olarak düşünceyi zorlayıcı soruları sormalısınız. Bu soruları kendi yorumunuzla yanıtlarken okumaya bir süre ara vermelisiniz

BÜYÜK FİKİRLER OLUŞTURMANIN 101 YOLU

BÜYÜK FİKİRLER OLUŞTURMANIN 101 YOLU

-------------------------------------------------------------------------
SORUNLARI KAVRAMAK

1.YOL: MEVCUT DURUMU TANIMLAYIN

Büyük fikirler oluşturmakta atacağınız ilk adım, o an için nerede olduğunuzu açıkça kavramaktır. Mevcut durumunuzu tanımlarken, yapabildiğiniz ölçüde çok ve farklı ölçüm aracı kullanın. Örneğin, aşağıdaki başlıkları kullanabilirsiniz:

*Arka plan

*Gereksinim

*Coğrafi / fiziksel konum

*Zaman parametreleri

*Rekabet durumu

*Mali durum

*Eldeki kaynaklar

*Elde bulunmayan kaynaklar

Bunun nasıl işlediğine ilişkin bir örnek vereyim. 1982’de New York’taki bir reklam ajansı için çeşitli bağımsız işler yapıyordum. Ajansın müşterilerinden biri, Teksas’tan Granby Havacılık AŞ idi. Granby son derece güzel görünümlü, yüksek randımanlı dört kişilik özel uçaklardan iki ayrı model üretmişti. Granby’nin karşılaştığı sorun “Göklerdeki Porsche” diye sunulan 120.000 dolarlık uçağın satışlarının oldukça yavaş olmasıydı. (sayı 100’ün altındaydı) Oysa Granby’nin en iyi yılında, yani yaklaşık 36 ay önce satılan uçak sayısı 400’ün üzerindeydi. Ajans başkanı Bruce Friedlich, Granby için ortaya bazı fikirler atıp atmayacağımı sordu. Sonuç olarak bir haftam vardı. Ben de yukarıda çerçevesini çizdiğim yöntemi uyguladım.

*Arka plan Granby, dört kişilik tek motorlu özel uçaklardan iki model üretiyor: 400 ve 500. Modeller birkaç yıl önce önemli ölçüde modernize edilip kaliteleri yükseltildiği için, uçakların özellikle randıman ve kalite açısından kusursuz bir imajı var. Buna karşın satışlar düşmüş. Granby uçakları neredeyse özel olarak iş adamları tarafından kendi başlarına uçmak için satın alınıyor. Kullanım alanı, boş zamanlarda uçmaktan çok iş yolculukları. İlk kez uçak satın alanlar için uygun bir model değil.

*Gereksinim Granby için satışları artırmaya yarayacak, alanında süregiden önderliğini iyice açığa çıkaracak, hızla uygulanabilecek ve çok fazla paraya mal olmayacak büyük bir fikir.

*Coğrafya Granby Teksas’ta. ABD’nin dört bir yanından ve sınırlı ölçüde dünyanın çeşitli yerlerinden müşterileri var.

*Zaman Ana kavramlara bu hafta ihtiyacımız var. Birkaç ay içinde fikrin yürürlüğe girmesi gerek.

*Rekabet Durumu Granby uçağı üstün bir ürün, fiyatı da uygun. Yüksek hız ve inanılmaz bir yakıt randımanı sunuyor.

*Mali Durum Son derece düşük bir bütçemiz var.

*Eldeki Kaynaklar Alıcı bir izleyici kitle, 4.500 Granby sahibinden oluşan sadık bir zemin ; destekleyici havacılık medyası

*Elde Bulunmayan Kaynaklar Dünyanın parası, dünyanın zamanı



2.YOL: HEDEFİ TANIMLAYIP ÖLÇÜLEBİLİR KILIN

Hedef önemlidir ve ölçülebilir olmalıdır. Hedefleri nasıl ölçersiniz? Hedefler izi sürülebilecek terimlerle ifade edilebilmelidir. Örneğin: Genel Havacılık İmalatçıları Birliği’nin aylık raporlarından ölçülebilecek şekilde, Granby’nin birinci sıradaki pazar payını geliştirerek satışları yüzde 10 yükseltmek.

3.YOL: BOŞLUKLARI BELİRLEYİN

Bir sonraki basamak mevcut durumunuzla arzuladığınız durum arasındaki boşlukları belirlemek olacaktır. Granby analizimize geri dönelim ve seçenekleri tek tek gözden geçirelim.

*Arkaplandaki boşluk Sanayi kötü durumda. Ürünün kusursuzluğuna karşın müşteriler duraksıyor gibi.

*Gereksinimlerdeki Boşluk Ses getirecek etkili bir promosyon oluşturup satışları ve pazar payını artıracak bir yol bulmak gerek.

*Mali boşluk Ne yaparsak yapalım, maliyeti çok yüksek olmamalı. Bütçemiz 180.000 dolar civarında. Bu da ülke çapında olacak bir kampanya için çok az.

4.YOL: ÇÖZMEYE ÇALIŞTIĞINIZ SORUNUN ÖZÜNÜ SAPTAYIN

Doğru sorunu nasıl saptarsınız? Potansiyel sorun alanlarının bir listesini yapın ve herbirinin karşısına gerçekten bir sorununuz olup olmadığını yazın. Granby örneğimize geri dönelim. Satışlar düşük. Sorunun özü bu değil, satışlar niye düşük?

Öyleyse sorun nedir? Yanıt çok fazlaya mal olmasıdır. Satın almak için çok fazla, kullanmak için çok fazla. Fiyatları nasıl aşağı çekebiliriz? Granby’nin uçak fiyatını fazlaca indirmesi mümkün değil. Yine de satışlara yardımcı olacak tek şey, maliyette düşüş sağlamak. Dolayısıyla gerçek sorun buydu.

5.YOL: İZLEYİCİ KİTLEYİ, KULLANICILARI,

YARARLANANLARI BELİRLEYİN

Bir başka adım, kime konuşuyor olduğunuzu açıkça kavramaktır. Granby örneğimizde bunları şöyle sıralayabiliriz: Granby uçağı sahipleri, granby satıcıları, mevcut başka uçak sahipleri, lisanslı pilotlar, potansiyel uçak sahipleri, yeni pilotlar, havacılık medyası, granby çalışanları (işlerinin geleceği konusunda) .Bu kategorilerin neler olduğunu saptayıp kavramak, fikirlerinizi geliştirmekte önemli bir adımdır.

6.YOL: BİRAZ ARAŞTIRMA YAPIN

Çevrenizde, sizin için yararlı olmayı bekleyen ne çok enformasyon var. Kütüphanelere gidip şunları inceleyebilirsiniz: Rehberler, referans kitapları, ansiklopediler, yıllıklar, atlaslar, sözlükler, biyografiler, gazeteler, dergiler.

Ya da bazı özgün araştırmalar yapabilirsiniz: Anket gibi

7.YOL: BİR ODAK GRUBU OLUŞTURUN

Bu, insanları denetimli bir çevrede gruplar halinde topladığınızda ve uğraşınız için geniş kapsamlı bir araştırma yürüttüğünüzde işe yarar.

İyi odak gruplarının sırrı, gruba doğru insanları almakta ve grubu ne elde etmek istediğinizi gerçekten kavrayan deneyimli ve işi kolaylaştıran biri tarafından yönlendirmektir.

8.YOL: BİR GZFT ANALİZİ YAPIN

Duruma bakıp değerlendirmenin bir başka yolu da GZFT testi yapmaktır. GZFT’nin açılımı “Güçlü yanlar, Zayıf yanlar, Fırsatlar, Tehlikeler”dir.

GZFT tekniği size sorunun özü konusunda sıfır noktasındayken son derece yardımcı olduğunu, hatta olası çözümlerin yönünü belirlemenizi sağladığını göreceksiniz.

9.YOL: ÖDEVİNİZİN KISA BİR TANIMINI YAZIN

İşin önemli yönlerini mantıksal bir düzen içinde sıralamak, boşlukları teşhis etmenize yardımcı olacaktır. Bunu kendiniz ya da çalışma ekibiniz için yazıyor olsanız bile özel bir dil (jargon) kullanmaktan sakının ve önceki bilgilerinize yaslanmayın.

10.YOL: SORUNU ALTI YAŞINDA BİR ÇOCUĞA AÇIKLAYIN, SONRA DA O SİZE AÇIKLASIN

Altı yaşında dost canlısı bir çocuk bulun ve sorunu ona açıklamaya çalışın. Burada hedefiniz işi iyi becerip daha sonra çocuğun sorunu size açıklayabilmesini sağlamaktır.

Çocuğun formüle edeceği sözleri çok dikkatle dinleyin. Önyargılarına ket vurulmamış bir zihnin neler üretebileceğini görünce şaşıracaksınız.

ZİHNİ ANLAMAK

11.YOL: FİKİRLER OLUŞTURMANIN NİÇİN ZOR OLDUĞUNU ANLAYIN

“Fikir insanı” olmanın çok zor olduğunu, onların sonradan ortaya çıkmadıklarını öyle doğduklarını düşünerek büyürüz ve bu duruma razı oluruz. Kendimiz için bu ön yargıya dayanan engeller yaratır ve onları doğruluğun yoluna dikeri; oysa büyük fikirler oluşturabileceğimiz yer tam da orasıdır.

12.YOL: FİKİRLER OLUŞTURMANIN NİÇİN KOLAY OLDUĞUNU ANLAYIN

Fikirler oluşturmak kolaydır. Çünkü bunu yapabilmemizi sağlayacak süreç ve teknikleri öğrenmeye doğuştan yetenekliyiz. Bunun için bütün gereken, temel bir kavrayış ve süreç üzerine birazcık deneyimdir. Böyle olunca bizi engelleyen herşey çözülüp gidecektir.

Pratik yapın. Bir daha deneyin. Deneyimli yaşayın. Rahatlık düzeyi yükselecek ve çok geçmeden kendi yararınıza büyük fikirler oluşturuyor olacaksınız.

13.YOL: SAĞ / SOLBEYİN YAPISINI KAVRAYIN

Beynin sağ tarafı yaratıcı, görsel, mekansal, kavrayışlarımızı yönetir. Beynin sol yanı ise mantıksal, matematiksel, yargıya varıcı ve analitik etkinliklerimizi yönetir.

Burada üzerinde durulması gereken nokta, bunların iki farklı işlev grubunun olmasıdır. Beyin büyük bir buhar makinesi gibi düşünülebilir. Bir yönde hareket etmeye başladı mı bunu sürdürme eğilimindedir.

14.YOL: MANTIK TUZAĞINDAN KAÇININ

Zihin herşeyin mantıksal olarak işlemesini ister. Herşeyi küçük bölmelere ayırarak düzenlemeye ve bunları orada saklamaya yatkınızdır.

Bu büyük fikirler oluşturmanın önünde dikilen bir engeldir. Bazı büyük fikirler görünüşte mantıksızdır. Kendimize farklı davranabilmek konusunda izin vermeliyiz. Mantıksal olmak işe yarayabilir. Buna izin vardır. Mantık tuzağından kaçının.

15.YOL: ZEKA TUZAĞINDAN KAÇININ

Son derece zeki insanlarla son derece yaratıcı insanlar arasında mantıksal bir bağ olduğunu düşünerek kendinizi aldatmayın. Bir insan ne kadar zekiyse, geniş deneyimlerine dayanma olasılığı o kadar artar.

Kendinizi klişelere, basmakalıp düşüncelere bağlamak yaratıcılığınıza zarar verebilir, öyleyse zeka tuzağına düşüp başarısız olmayın.

16.YOL: ENFORMASYON TUZAĞINDAN KAÇININ

Bir sorun hakkında ne kadar çok şey bilirseniz, çözmek o kadar kolaylaşır. Gerçekten öyle mi? Fikirler oluşturmada bilgilenmemiş insanların size yardım etmesine izin verirseniz, son derece açık olan ama bir türlü fark edemediğiniz çözümün bir şans eseri önünüze fırladığını görebilirsiniz. Bir sorunu çözmeye çalışırken araya birkaç tane de hiçbir şey bilmeyen kişi alın.

17.YOL: ANLAMSIZ LAKIRDILARINIZI ANLAMAYA ÇALIŞIN

Uyanık olduğunuz her zaman, bu boş laf etmeler, bu lakırdılar sürüp gider. Kimileri buna alt-konuşma diyor, kimileri de alt-yazı.

Bunun sizi yönlendirmesine izin vermeyin. Onu susturmak için bilinçli bir girişimde bulunmanız gerekebilir. Bu iç lakırdılar özellikle dinleme yeteneğinizin önünü tıkar. Onu düşünmenizle uyumlu tutmaya çalışın. Size rakip olacağına ortak olsun.

KENDİ YARATICILIĞINIZI KURMAK

18.YOL: BİR CEP TEYBİ TAŞIYIN

Cep teybi konuşarak kullanabileceğimiz bir not defteridir. Teybinizi bir yığın notla doldurduktan sonra başa sarıp not defterinizin başına oturun, herşeyi bir güzel yazın. Kaydedip de unuttuğunuz irili ufaklı pek çok başlık karşısında şaşkınlığa uğrayacaksınız.

19.YOL: BİLGİSAYARINIZDA BİR FİKİR - TASLAK

PROGRAMI KULLANIN

Bir fikir - taslak programının işleyişi şöyledir: Program size birbiriyle veya birbiri arasında ilintilendirilebilecek bir dizi başlık ve alt başlık yaratabilme olanağı sunar. Fikirlerinizi geliştirirken bunlar arasında dolaşarak, ayrıntılı bir tanım ve özet yazmak ya da bir teklif veya bir sunum oluşturmak türünden daha sonra gerçekleştirilecek bir çalışmanız için düşüncelerinizi kolaylıkla doğru bir düzene koyabilirsiniz.

Bu program, sizi büyük miktarda konu dışı ayrıntıya boğmaksızın, büyük görüntü üzerinde çalışmanızı sağlar.

20.YOL: DUYULARINIZA ANTRENMAN TAPTIRIN

Bütün duyularınız yaratıcılığınızı kurmakta size yardımcı olabilir. Ancak onları etkin bir konumda tutmak kaydıyla! Görme, işitme, koklama, tatma ve dokunma duyularınız gün boyunca çeşitli girdiler alırlar, ancak kendinizi yeni bir duyum durumuna alıştırıp bu uyumu bozmanız çok uzun zaman almaz.

21.YOL: BİLDİK BİR ŞEYİ ON DAKİKALIĞINA İNCELEYİN

Bildik nesneleri muhakkak sayma, kuşku duymaksızın kabul etme eğilimindeyizdir; zihinlerimizde yalnızca gelişigüzel bir imajını barındırırız. Buradaki ödev algılama becerilerinize biraz idman yaptırmaktır.

Yaratıcılığınızı kurmak zihninizi keskinleştirmek demektir, bunun anlamı da algılarınızı güçlendirmektir.

22.YOL: BİR SORUN ÜZERİNDE DÜŞÜNMEYE ÇÖZÜM ANININ HEMEN ÖNCESİNDE BAŞLAMAYIN

Fikirler hakkındaki en çarpıcı şeylerden biri de beynimizi otomatik pilota bağlayabileceğimiz gerçeğidir. Beyninize temel kavramları ve bunlara ilişkin bir dizi uyarımı verecek olursanız, bir süre sonra size üzerinde çalışabileceğiniz kavramlar verecektir.

Öyleyse: Soruna ilişkin özet metni okuyun. Konuyla ilgili makaleleri tarayın. Videoya bir göz atın. Birkaç kişiyle konuşun. Sonra eski halinize dönün. Siz diğer etkinliklerinizle ilgilenirken, bu konuda düşünmeniz bilinçaltından sürecektir.

23.YOL: GÖZLERİNİZİ KAPAYIP ZİHNİNİZİ KENDİ HALİNE BIRAKIN

Ağır bir iş makinesi ya da araba kullanmıyorsanız, hayal kurmak pek çok harika şeye yarayacaktır.

Arkaya iyice yatırılmış bir uçak koltuğuna oturup sıkça camdan dışarı göz atıp bulutları ya da daha iyisi, bir günbatımını izleyebilirsiniz. Bu türden bir çevrede bilinçaltınızı bir sorunla uğraşmak çok işe yarayacaktır.

24.YOL: RÜYASINA YATIN

Beyninizi durdurmak olanaksızdır. Harıl harıl çalışmaya devam edecektir. Bundan yararlanın. Özellikle de uyurken zihninizde dolanıp duran bir dizi sorunla yatağa girebilirsiniz. Uyumaya çalışın. Sabah olduğunda sizi bekleyen gerçekçi bir çözümle karşılaşacaksınız

25.YOL: YOLCULUK ALIŞKILARINIZI YIKIN

Her yolculuğa tıpkı bir turist gibi, göreceklerinizin düşünü kurarak çıkın. Gittiğiniz yerdeki tuhaf küçük dükkanların vitrinlerine bakın. Zihninizi açık tutup “akışa bırakın” .

26.YOL: OKUMA ALIŞKILARINIZI YIKIN

Bir kütüphaneye gidin veya gazete bayiinden farklı birşey alın. Ön kapağa yakın bir yerde bulunan özetlere, buradaki küçük kutucuklara bir göz atın. İçlerinde bir sürü ilgi çekici şey bulacaksınız. Okurken etkin de olun. Gazeteden makaleler kesin.

27.YOL: TELEVİZYON VE RADYO ALIŞKILARINIZI YIKIN

Bütün bir akşamı TV seyrederek geçirin ama bu normalde hiç seyretmediğiniz bir tv programı olsun. Bütün bu “alışkılarınızı yıkın” alışkınızı kazanmanız amacıyla yaptığımız şeylerde temel hedef sizi yerinizden iyice kıpırdatmak.

28.YOL: YEMEK ALIŞKILARINIZI YIKIN

Garip bir lokantaya gidin. Sipariş için yardım isteyin. Ya da bildiğiniz bir lokantaya gidip her zaman yediklerinizden tümüyle farklı bir şey isteyin.

29.YOL: BİR KİTAPÇIDA YA DA KÜTÜPHANEDE

KİTAPLARI KARIŞTIRIN

Yeni bir konuda bilgilenmek amacıyla bir kitapçıya ya da kütüphaneye gitmek gerçekten ilgi çekicidir. Kitapları böyle karıştırırken, mevcut tasarı ya da sorununuzla bağlantılar kurabilmek için uğraşın. Bu şunu nasıl etkiler? Bunu yapan bir kitabınız olduğunu varsaysak!

30.YOL: GÖZLERİNİZİ AÇIP MİMARİYE BAKIN

Eski bir binaya bundan sonraki ilk gidişinizde yapı özelliklerine şöyle bir bakın. Çevrenizde normalde ayırdına varmadığınız ne çok ayrıntı bulunduğunu görüp çarpılacaksınız. Düş gücünüzün gördüklerinizle canlanmasına izin verin. Ortaya çıkacak fikirler sizi de şaşkınlığa uğratacaktır.

31.YOL: TANIDIK BİR KATLI MAĞAZA YA DA ALIŞ VERİŞ MERKEZİNİ ALIŞILMADIK BİR BİÇİMDE ZİYARET EDİN

Mağazaya girdiğiniz zaman normalde istemeyeceğiniz türden birşeyler arayın. Sergilenen mallardan birinin üreticisi olduğunuzu düşleyin. Ürününüzün nasıl sergilenmesini isterdiniz? Satışları daha iyi duruma getirmek için değiştireceğiniz üç şey ne olurdu? Müşteri için ne yapardınız?

32.YOL: ALIŞILMADIK KÜKKANLARI DOLAŞIN

Tuhaf alış veriş bölgelerinde dolaşmak büyüleyicidir. Ya da daha önce hiç gitmediğiniz küçük bir market veya küçük butiklerin bulunduğu tuhaf kentlerdeki şu eski alış veriş pazarları. Kafanızda çözmeye çalıştığınız bir sorun varken böyle yerlere gidin. Çözümler arayarak ortalıkta dolaşın.

33.YOL: BİR MÜZEYİ ZİYARET EDİN -YANINIZA DA ÇOCUK ALIN

Bir sanat galerisine yada müzeye giderken yanınıza gençten birini alın. Böylece çocuklara kendi yaratıcılıklarını kurmakta yardımcı olurken, siz de kendinize yarayabilecek bir şeyler edinebilirsiniz.

34.YOL: BİR TİCARET FUARI YADA SERGİSİNİ GEZİN

İlgi alanınızdaki son gelişmelerin durumunu öğrenmek istiyorsanız, böyle bir yere gitmeniz gerekir.

Oraya açık bir zihinle gidin. Sergi münasebetiyle basılan broşürlerden edinmeye bakın. Olabildiğince çok kişinin kartını almaya çalışın. Ortalıkta fikirler bulmayı hedefleyerek dolaşın. Standlardaki en yetkili kişilerle temas kurup sohbet etmeye çalışın.

35.YOL: BİLDİK BİR FİLM İZLEYİN

Burada önerilen etkinlik, bir filmi yeniden izlemektir, ama kendimizi film ekibinden birinin yerine koyarak! Sözgelimi yönetmen olun. Çekimlerde kullanılan çerçeveleri inceleyin, kamera hareketlerini izleyin.

Filmdeki gülünç hataları bulmak da çok zevklidir. Küçümen yanlışlıkları bulmak, farkındalığımızı kurmamızda bize yardımcı olur.

36.YOL: “AMA” DEMEYİN, “VE” DEYİN

“Ama” şu anlamlara gelir: Haricinde, müstesna; ancak; ondan başka; ondan başka türlü; lakin; mamafih.

“Ve” şu anlamlara gelir: hem; ek olarak; dahası aynı ölçüde. Ama demek üzereyken kendinizi ve demeye zorlayın ve neler olacağını görün. Şaşkınlığa uğrayacaksınız! Engeller bir bir yıkılacak.

37.YOL: BAŞKA BİRİNİN BAKIŞ AÇISINI KULLANIN

Bu yöntem “eğer” üzerine kuruludur. Eğer siz bir müşteri olsaydınız, ona nasıl görünürdü? Eğer siz satış elemanı olsaydınız yapmayı umduğunuz pazarlığa nasıl bir tepki verirdiniz. Kendinize sorun: “karşımdaki kişinin bu fikre nasıl bir tepki göstermesini istiyorum?”

38.YOL: ÇİZGİ TAMAMLACA OYNAYIN

Gereken tek şey birazcık kağıt ve bir kalemdir. Kağıda birşeyler çiziktirip bunu karşıdakine verirsiniz. Oyun arkadaşınız çabucak bu çiziktirmeyi birşeyin resmine dönüştürmek zorundadır. Ortaya çıkan sonuçlara çoğu zaman siz de şaşıracaksınız.

39.YOL: “BU BAŞKA NE OLABİLİR?” OYNAYIN

Fikir, çocuğa evde kullanılan sıradan bir nesneyi gösterip “bu başka ne olabilir?” diye sormaktır. Burada çarpıcı olan şey, fikirlerin dışarıya sel gibi akmasıdır.

40.YOL: KURALLARIN SÖYLEMEDİĞİ ŞEYLERE KULAK VERİN

Bir grup insanla karşılıklı etkileşime dayalı bir fikir geliştirme seansı düzenlemezden önce şu örneği kullanır: dokuz nokta bulmacası. Hedef kalemi kaldırmadan çizilecek dört düz çizgiyle bütün noktaların üzerinden geçmektir.

41.YOL: YANAL DÜŞÜNÜN

Yanal düşünüş uzmanı Edward de Bono bunu şöyle tanımlar: Bir kavramla başlayan ve ardından çözüme ulaşana dek bu kavramla çalışmaya devam eden dikey düşünüş, gittikçe daha derinleşen bir çukur açmak gibidir; bir çözüm geliştirmeden önce soruna alternatif yollardan bakmayı keşfeden yanal düşünce ise farklı yerlerde bir yığın çukur açmak gibidir.

GRUP HALİNDE FİKİRLER OLUŞTURMAK

42.YOL: BİR BEYİN FIRTINASI SEANSI YAPIN

Bir beyin fırtınası seansı çok sayıda fikri hızlı bir şekilde oluşturmanıza yardımcı olacaktır. Bu yöntem iyi bir yönlendirme altında bir arada çalışan insanların, aynı konuda bireysel olarak çalışmasından çok daha geniş ölçekli fikir ve olanaklar üretebileceği önermesi üzerine kurulmuştur.

43.YOL: KISA BİR TOPLANTI GÜNDEMİ HAZIRLAYIN

Beyin fırtınası seansından bir iki gün önce toplantı gündemini oluşturmak lazımdır. Belge şu bilgileri içermeli:

Yer, tarih, saat
Konu
Hedeflenen ürünün tanımlanması
Hedef ürüne varılması için gereken zaman aralığı
Seansa kimlerin katılacağı
Destekleyici arkaplan materyali
44.YOL: İŞİ KOLAYLAŞTIRACAK BİRİ KULLANIN

Beyin fırtınası seansları toplantıyı yönlendirip denetleyecek birini gerektirir. Bu süreci kolaylaştırmakta deneyimli biri olmalıdır. Yönlendiricinin şu becerileri olması gerekir:

Bir grup insan önünde durup amaçlanan husus hakkında akıllıca ve ilgi çekici bir şekilde konuşabilme yeteneği
Yüksek bir enerji düzeyi gösterebilme, grubun enerji düzeyini kontrol edebilme
Grubun yoldan çıkmasını engelleme
Grup halinde fikirler oluşturmada kullanılan çeşitli teknikleri bilme
İyi bir zamanlama duygusu
45.YOL: SEANSI PLANLAYIN

Yönlendirme işiyle görevli kişi seansı çok önceden planlamak zorundadır. Kullanılabilir zamanı gözden geçirin ve özel alanlar için belli sınırlamalar koyun.

46.YOL: ODADA ÜRKÜTÜCÜ OLMAYAN BİR YERLEŞİM DÜZENİ KULLANIN

Yerleşim düzeni açık olmalı, herkes birbirini görebilmelidir. Herkes yönlendiricinin ve yazmanın neler yaptığını görebilecek konumda olmalıdır.

47.YOL: OLUMSUZ TEPKİLERLE BAŞA ÇIKIN

Grubunuzu fikir geliştirme havasına sokmak istiyorsanız, normalde içinde barındırdığınız kısıtlamaları bir kenara bırakmanız gerekir. Herhangi bir olumsuz düşüncenin su yüzüne çıkmasına izin vermeyin. “Ah bu asla işe yaramaz. Çok pahalıya çıkar, üstelik kısa sürede benimsenmesi olanaksız. Saçmalık bu.” Bu tür yorumlar odada düşmanlık yaratmaya yarar ancak.

48.YOL: UNUTMADAN ÖNCE BİR YERE KAYDEDİN

Yönlendirici ya da bir yazman ortaya çıkan herşeyi kaydetmelidir. Bunun iki amacı vardır. Bir, hiçbirşeyin kaybolmadığından emin olursunuz. İki, bu herkese söyledikleri herhangi birşeyin tekrar ele alınıp aleyhlerinde delil olarak kullanılabileceğini gösterir.

49.YOL: KATILIMI TEŞVİK EDİN

Beyin fırtınası yaparken herkesin buna katılması gerçekten önemlidir. Bazı insanlar toplantının idaresini ele almak isterler, bazıları fırsat düştükçe uçuk bir yorumda bulunmak ister. Herkesin işin içinde olduğundan emin olmak ve bunu sağlamak yönlendiricinin görevidir.

50.YOL: SORUNUN ÇAMURDAN BİR MODELİNİ YAPIN

Bu bir seansın başlangıcında yakın kullanılabilecek iyi bir tekniktir. Çünkü herkesin yaratıcı olabileceğini gösterir, herkesi çabucak sarar ve buzları eritir. Katılımcılardan sorunun ya da iş kolunun veya hizmetin konu her ne ise, üç boyutlu bir modelini yapmalarını isteyin.

51.YOL: YANYANA OTURANLARIN SOHBET ETMESİNİ ENGELLEYİN

Bu tür toplantılarda küçük sohbetlerin boy göstermekte olduğunu ve aynı anda böyle iki üç sohbet merkezi oluştuğunu göreceksiniz. Bunların durdurulması gerekir.

52.YOL: FARKLI DİSİPLİNLERDEN İNSANLARI BİRARAYA GETİRİN

Taze bir bakış açısı her zaman çok değerlidir. Grup ideal olarak bir ya da iki uzman dan, bir ya da iki genel bilgi sahibinden, belki müşterilerinizden ve sorunun bütünüyle dışından bir ya da iki kişiden oluşur.

53.YOL: SORU SORAN BİR TUTUM BENİMSEYİN

Çocukluğumuzda birşeyleri anlamak için kullandığımız yöntem sorular sormaktır. Yaşlandıkça bize anlatılanları kabullenme yönündeki eğilimimiz iyice artar. Bu bizi ne yazık ki, büyük fikirlerin oluşmasının önüne geçen en belirgin kısıtlamalardan birine götürür.

54.YOL: NİTELİĞİN DEĞİL NİCELİĞİN PEŞİNE DÜŞÜN

Grup seansının büyük bir bölümü olabildiğince çok fikir geliştirmeye ayrılmalıdır. Konu “bu işleyecek mi ?” değildir. Asıl konu şudur: “Bu kadarı yetişir mi dersiniz?”

55.YOL: DİNLEMEYİ ÖĞRENİN

Dinlemenin pek çok avantajıdır: Dikkatiniz ele alınan konuya daha da odaklanır ve daha fazla bilgi sahibi olursunuz. Dinlemeyi başarıyorsanız, hedefe ulaşma şansınız artacaktır.

56.YOL: İZLEDİĞİNİZ YOLDA KALIN

Siz fikir oluşturma evresindeyken biri değerlendirme yapmaya başlarsa, konu üzerindeki yargılara daha sonra varacağınızı belirtin.

Eğer katılımcılarınızdan birinin seansa hükmetmesine izin verilmişse, ortada sürüp giden örtülü bir savaş olacaktır. Gerekirse bir mola verin ve suçluyu rahatça konuşabileceğiniz bir köşeye çekip ona seansın amacını ve bu amaca ulaşmanız gerektiğini anlatın.

57.YOL: GRUBUN ENERJİSİNİ ÜST DÜZEYDE TUTUN

Belli bir süre sonra grup enerjisini yitirmeye başlayacaktır. O sırada özellikle zorlu bir sorun üzerine çalışıyor olabilirsiniz. Artık ortalığı birazcık sarsalamanın zamanı gelmiş demektir.

Bu fiziksel bir etkinlik olabilir. Pencereyi açıp odayı havalandırabilir-siniz.

58.YOL: ÖZETLEYİN, FİKİR BİRLİĞİ SAĞLAYIN,

GÖREVLERİ BELİRLEYİN

Seans sonuna yaklaşırken, nerede bulunduğunuzun özetini yapmalı ve durumun bu olduğu konusunda fikir birliği sağlamalısınız. Bundan sonra da ödevlerin belirlenmesi gerekir.

ÇÖZÜM GELİŞTİRME TEKNİKLERİ

59.YOL: İZLEYİCİ KİTLENİZİN GEREKSİNİMLERİNİ ANLAYIN

Büyük fikirler oluşturabilmek için, izleyici kitlenizi bilmeli, onların gereksinimlerini kavramalı ve onlara hizmet vermeyi hem istemeli hem de bunu yapabilecek konumda olmalısınız. Onlarla ne zaman bir araya gelip konuşacağınızı bilmelisiniz. Ve bunu nasıl yapacağınızı da bilmelisiniz.

İzleyici kitlenizi kavramak, yalnızca üstünüzde sizi eleştirecek belli sayıda bir grubun bulunduğunu anlamak değildir. Bunun ötesine geçmelisiniz.

60.YOL: HEDEFLERİNİZİ KAVRAYIN

Hedef önermeniz ne kadar açık olursa, buna ulaşmak için o ölçüde iyi stratejiler geliştirebilirsiniz. Pek çok insan hedef ve strateji kavramlarını karıştırır.

Bir “hedef” basitçe söylersek elde etmek istediğimiz şeydir. “Strateji” ise hedefi elde etmek için nasıl bir plan kurmuş olduğunuz anlamına gelir.

61.YOL: ŞU ANDA NE DÜŞÜNÜYORLAR

İzleyici daha iyi kavramak için kullanılacak yararlı bir yöntem de onların mevcut tutumlarını bulgulamaktır. Bunu şu yolla gerçekleştirebilirsiniz:

Onlarla işe resmiyet karıştırmadan konuşarak
Onlar üzerine araştırma yaparak
Konuyla ilgili medya organlarıyla konuşmak
Rakip firmayla konuşmak
Yargılara varmak
62.YOL: NE DÜŞÜNMELERİNİ İSTİYORUZ

Beyin fırtınası seansında herkese, izleyici kitlenin ne düşünecek olduğuna inandıklarını sorun. Duvara asılmış “onların ne düşünmesini istiyoruz” başlıklı bir kağıt süregiden seansa yardımcı olacaktır

63.YOL:. .. . .İÇİN NE YAPMAMIZ GEREK

Önceki iki yöntemi biraraya getirirseniz, yanıt gerektiren mantıksal bir sorun elde edersiniz: “Şu anda ne düşünüyorlar?” “Ne düşünmelerini istiyoruz?” “Onların bu şekilde düşünmeleri için ne yapmalıyız?”

Sorunun dile getirilişine dikkat edin. Soru, en geniş olanaklara izin verecek ölçüde açık uçludur. Bu alıştırma size sorunu çözeceğiniz stratejinin ne olacağını gösterecektir.

64.YOL: BU AŞAMADA BİR STRATEJİYE GEREKSİNİMİNİZ VARDIR

Pek çok insan bir sorun duyar duymaz bunu çözmek için ortaya fikirler atmaya başlar. Ama (ve) fikirler heryere dağılabilir. Fikirleri işe yarar bir biçimde geliştirmek için, belirlenmiş bir soruna yönelik strateji gereksinimiz vardır. Bu fikirlerin bazısı hiç de kötü değildir. Ve eğer stratejiniz varsa sorunla daha ilgili bir grup toparlayabilirsiniz.

65.YOL: DİKEY DÜŞÜNÜN

Doğru yolda ilerlediğinizi duyumsuyorsanız, dikey düşüncenin sakıncası yoktur. Burada bir sorun hakkında sorulabilecek ve doğru yönde çözüm geliştirmeye yardımcı olabilecek bazı sorular veriyoruz:

Sorundan kimler etkileniyor ( bir liste yapın )
Her bir etki türünü belirleyip farklılıklarını araştırın
Etkiyi en az üç farklı yoldan tanımlayın
Ne tür çözümler önerildiğine bakın
66.YOL: BAŞARININ NEYE BENZEDİĞİNİ TANIMLAYIN

Kendinize ilişkin geleceğe dönük projeksiyonlar yapabiliyorsanız, başardığınızı varsayarak elde ettiğiniz şeyin görünüşünü tanımlayan bir dizi önerme düşünebilirsiniz. Bundan doğrudan bir fikir üretemeyebilirsiniz, bir süre sonra da üretebilirsiniz.

67.YOL: NE TÜR ÖVGÜ SÖZLERİ SÖYLENECEK

Burada amaç kazananın sizin hakkınızda ve yapmış olduğunuz şey üzerine söyleyeceği bir dizi cümle düşlemektir. İdeal olanı sizin için bunu yapmasını müşterinizden istemeniz. Müşterinizden dinleyeceğiniz sözler size tam anlamıyla doğruyu gösterecek bazı gizli hedef ve kaygıları açığa çıkarmanızda yardımcı olabilir.

68.YOL: ÖZNİTELİKLERİN LİSTESİNİ YAPIN

Çözümler geliştirme sürecinin bir parçası olarak yararlı bir teknik de aracın, sorunun ya da çözümün öz niteliklerinin listesini yapıp buradan çıkan şeyleri görmektir. Düşünebildiğiniz öz nitelikler arttıkça, bunlar daha yararlı hale gelecektir.

69.YOL: BİR ÖNERMEDE BULUNUN

İstediğiniz yere varma başarısını göstermenin yolu ne söylediğinizle doğrudan ilgilidir. İnsanlar özellikle de ikna edici bir görüşünüz varsa, söylediklerinizi kabul etme eğilimindedirler.

Yeni bir fikri nasıl başarıyla uygulayabilirsiniz? Buna uygun bir önerme de bulunun. Ve tam da fikir oluşturma evresindeyken herşey hakkında herşeyi söyleyebilirsiniz. Buna izniniz var.

70.YOL: BİR ÇÖZÜM ÜRETİN

Çözüm üretme işi onu hayata geçirmekle başlar. Çözüm bir bütün oluşturmalıdır ve bunu yalın bir geliştirme tekniği gerektirir. Kusursuz olmalı ve içinde yanıtları barındırabilmelidir. Her zaman kullandığım tekniklerden biri, üç basit başlıktan yararlanarak çözümün bir tanımını yapmaktır:

Nedir
Nasıl işliyor
Ne yapıyor
71.YOL: ÇÖZÜMDEN KAYNAKLANAN GEREKSİNİMLERİ BELİRLEYİN

Çözümü daha da geliştirebilmek için, yaptığınız tanımın sonucunda ortaya çıkan gereksinimleri belirlemek iyi olacaktır. Daha da geliştirmek için her bir gereksinim in üzerinde çalışılması gerekir.

72.YOL: BİR SÖZLÜK VE KAVRAMLAR DİZİNİ KULLANIN

Bir kitapta ikide bir sözlük tanımları verildiğini farketmiş olsanız gerek. Bu, bir noktayı açıklığa kavuşturmak ve hepimizin aynı dalga boyunda bulunduğumuzdan emin olabilmek için çok yararlı bir tekniktir.

73.YOL: SÖZCÜK ÇAĞRIŞIMI

Sorunun tanımını ele alın ve içindeki anahtar sözcükleri belirleyin. Nitelikli insanların çok mu çok istediği, ama esas olarak artık paralarının yetmediği kaliteli özel bir ürünün (kişiye özel uçak) satışlarını nasıl yükseltebiliriz?

Anahtar sözcükler şunlardır:

Satışları yükseltmek
Kalite
Özel ürün
Kişiye özel uçak
Nitelikli insanlar
Çok istemek
Artık satın almaya para yetmemek
74.YOL: BİR SÖZCÜK ÇAĞRIŞIM HALKASI YAPIN

Bir grupla birlikte sözcük çağrışımı oynamanın ev bu arada enerji düzeyini yüksek tutmanın en iyi yollarından biri bir halka yapmaktır. Yönlendirici bir sözcük seçer ve odada olabildiğince hızlı dolaşarak sırası gelen kişiden son duyduğu sözcüğün çağrıştırdığı bir başka sözcük söylemesini ister. Bir süre sonra yeterince sözcüğünüz olduğunda oyunu bırakın ve fikir uyarıcıları yoluyla ortaya neler çıktığını görmek için sözcükleri sıralayın.

75.YOL: FİKİRLERİ BİRBİRİ ÜSTÜNE KOYUP BAĞLAYIN

Eğer bir grup ile birlikte çalışıyorsanız, işte size son derece yararlı bir teknik. Yönlendirici gruptakilerden, önceden üzerinde fikir birliğine varılmış sorunun özel bir yönüne odaklanmanızı ister. Herkes bir parça kağıt alır ev söz konusu yöne ilişkin bir fikir yazar. Fikirlerin yazımı bittiğinde kağıtlar masanın üzerine konur. Sonra herkes bir kağıt alır ve fikirler üzerinde çeşitli düzenleme ve değişiklik yapabilir.

76.YOL: SORUNU BİR İNSAN RESMİYLE İLİŞKİLENDİRİN

Bu, bir önermeyi çeşitli bakış açıklarından değerlendirmek için kullanılabilecek hızlı bir yöntemdir. İşe önermeyi belirtmekle başlayın. Yönlendirici çeşitli kaynaklardan insan resimleri toplamış olmalıdır. Yönlendirici herkese birer resim dağıtıp resimdeki kişiler hakkında birer öykü yazmalarını ve bu kişiler üzerinde çalışılan önermeye nasıl bir tepki vereceklerini anlatmaları istenir.

77.YOL: AYKIRI VEYA KIŞKIRTICI OLUN VE NE ELDE ETTİĞİNİZİ GÖRÜN

Basmakalıp tiplerden sıyrılın. Resimler hakkında öyküler yazarken olabildiğince sıradışı olmalıdır.

78.YOL: PARALEL SORUNLARA / ÇÖZÜMLERE / BENZERLİKLERE GÖZ ATIN

Sorunuzu tanımlayın, ardından herkesten benzer bir sorun ortaya atmalarını isteyin. “Bu sorun neye benziyor?, Başka şeylerle paralelliği ne ?” Bu işleme yaklaşık 20 dakika ayırabilirsiniz. Ardından bu çözümleri gerçek sorununuzla ilişkili kılıp kılmadığına bakın.

79.YOL: SORUNU BİR MECAZLA ANLATIN

Burada hedef sorunu bir mecaz aracılığıyla anlatmaktır. Gruptakilerden bunu yapmalarını isteyin. Ardından da bu mecazların ne tür şeyler dile getirdiğini inceleyin.

80.YOL: BİR RESME BAKIP SORUNLA İLİŞKİLENDİRİN

Bir dizi renkli ve gerçekten güzel fotoğraf göstermek için bir dia projektörü kullanın. Bunlardan biri olağan üstü bir doğa fotoğrafı olabilir. Her resmi perdede en az bir dakika bekletin ve gruptakilerden resme bakarken sorun hakkında düşünmelerini isteyin.

81.YOL: ÇEŞİTLİ EYLEMLER BULUP SORUNA UYGULAYIN

Gruptakilerden 5 dakika içerisinde sorunun çözümüne uygulanabilecek 20 tane eylem bulmalarını isteyin. Gruptakilerden dile getirmelerini isteyeceğiniz eylem türleri şunlar gibi olmalıdır:

Büyüt
Küçült
Rengini değiştir...vs.
82.YOL: BİR SÖZCÜK BULUP SORUNLA İLİŞKİLENDİRİN

Elinize bir sözlük alın ve rasgele bir sayfa açın. Bu yolla bulduğunuz sözcüğü yüksek sesle okuyun. Gruptaki herkesten sözcüğü sorunla ilişkilendirip aklına gelenleri yazmasını isteyin. Bunu sıkılana dek defalarca uygulayın.

83.YOL: RAKİBİNİZİN YERİNE GEÇİP KENDİ İŞNİZİ BİTİRECEK PLANLAR YAPIN

Kendinizi rakibin yerine koyarak soruna farklı bir perspektiften bakabilirsiniz. Ve bunun sonucu olarak ortaya pek çok ilginç fikir çıkabilir.

84.YOL: HİÇBİR ŞEY YAPMAZSANIZ NE OLUR

Bir dizi eylem planlarken elimizdeki seçeneklerden biri de hiçbir şey yapmamaktır. Sorununuzun ışığı altında bu yaklaşıma bir göz atın. Gruptan eyleme geçmemenin ne tür sorunlar doğuracağını yazmalarını isteyin.

85.YOL: DURUMU TERSİNE ÇEVİRİN, ARDINDA ÇÖZÜMÜ TERSİNE ÇEVİRİN

Durumu elden geldiğince tersine çevirerek tanımlayın. Ortada ne varsa tam tersini söyleyin. Sorunu yeniden tanımlayın. Tersine çevrilmiş sorundan ortaya çıkan çözüm yollarını gözden geçirin. Ardından da bu yeni çözümü de tersine çevirin. Ve size yeni fikirler verip vermediğine bakın.

86.YOL: SORUNU YENİDEN TANIMLAYIN

Uzun bir fikir üretme sürecinin ardından bir değişikliğe hazır olsanız gerek. Sorunu yeniden tanımlayın. Gruptan üç dakika içinde üzerinde fikir birliğine varmış olduğunuz sorunu yeniden tanımlamalarını isteyin. Ve ortaya çıkan sonuçları yeniden gözden geçirin.

87.YOL: TIKANIP KALDIĞINIZDA ZİHİNSEL BİR GEZİNTİYE ÇIKIN

Aynı sorun üzerine uzun süre çalışıyorsanız, artık zihinsel bir gezintiye çıkma zamanı gelmiş demektir. Durumun dinamiklerini değiştirin. Herkes yerini değiştirebilir. Bir başkasını işleri kolaylaştırmakla yükümlü kılabilirsiniz. Gruba tümüyle yeni bir konu verin.

88.YOL: BİR RESİM VEYA AKIŞ ŞEMASI ÇİZİN

Grafiklerle düşünmek, duruma basit bir karalama aracılığıyla bakarken keşfedemediğiniz sorun alanlarını belirlemenize yardımcı olabilir. Gelişmeyi görüntülerle veya tablodaki bir dizi basamak aracılığıyla nasıl betimleyebileceğiniz üzerine düşünün.

89.YOL: PARA GETİRECEK Mİ

Başını alıp uç noktalara gitmek kolaydır ve yaratıcı bir çözüm geliştirme seansının büyük bölümü boyunca yapmak istediğimiz şey de budur. Para uzunca bir süre söz konusu olmamalıdır. Ama bazı katı gerçeklerle yüzyüze kalmanızı gerektiren bir an geliverir. İşte o zaman bu sorunun yanıtı ne olacaktır?

90.YOL: ENGELLERİ FIRSATLARA DÖNÜŞTÜRÜN

Çözüme yaklaşmışsanız, başarının önünde duran engelleri belirleyin ve bunları nasıl birer fırsata dönüştürebileceğinizi düşünün. Olası müşteri itirazlarını içeren bir liste hazırlayabilir ve bu yolla itirazın üstesinden gelebilecek bir önerme üretebilirsiniz.

91.YOL: VARSAYIMLARI SORGULAYIN

Büyük fikirler geliştirme programınızın değerlendirme bölümüne yaklaşırken, sorgulayıcı bir tutum takınmaya başlayın. Projenizden hiç mi hiç etkilenmemiş bir banka müdürü veya bir şirket başkanı olun. Ve münasebetsiz sorular sormaya başlayın.

FİKİRLERİ ÖLÇMEK İÇİN TEKNİKLER

92.YOL: FİKİRLERİ GRUPLARA AYIRIP SIRAYA DİZİN

Duvarlarınız bir yığın karalamalarla dolup taştı, artık bundan bir anlam çıkarmaya gerek duyuyorsunuz. Burada bir “bilgisayar fikir düzenleme programı” işe yarayacaktır. Artık girişilecek iş bütün fikirleri özel kategori altında toplamak olacaktır. Gruptan, bir kategori içindeki fikirleri beş dakika içinde bir sıralama yapmalarını isteyebilirsiniz.

93.YOL: AVANTAJ VE DEZEVANTAJLARA GÖZ ATIN

Hangi yöne gideceğiniz konusunda karara varmakta zorlanıyorsanız, yardımcı olacak iyi bir teknik avantaj ve dezavantajların listesini çıkartmaktır.

94.YOL: ÇIKARDIĞINIZ SONUCU SATAN BİR REKLAM YAZIN

Sonuçta bir reklam kullanacak olun ya da olmayın, düşüncenizin ürününü satan bir reklam yazın. Bu, kavramlarınızı berraklaştırmaya yarayacaktır.

95.YOL: ÇÖZÜMÜ BİLDİREN GAZETE BAŞLIKLARI YAZIN

Değerlendirme tekniğinizin bir parçası olarak, geliştirdiğiniz çözümün basında ne şekilde yer alacağını göstermek amacıyla gazetecilik becerilerinizi açığa çıkarmaya bakın. Yalnızca övgü dolu haberler yazmakla yetinmeyin. Bir dizi eleştirel yaklaşım örneği hazırlayın.

Bu tekniğin bir uzantısı olarak, gazetecilerle söyleşiyormuş gibi yapmak bile işe yarayabilir.

96.YOL: BİR BAŞKA GZFT ANALİZİ YAPIN

GZFT analizinin işe yarayacağı tek yer sorunun sınırlamalarını belirleme değildir. Bu teknik çözümünüzü değerlendirme evresinde de size yardımcı olacaktır. Herşeyi bitirmeden önce bu kez önerilen çözüm üzerine bir GZFT testi yapın ve bundan ne tür düzeltim önerileri çıktığını görün

97.YOL: MODELLER YAPIP SONUÇLARI ARAŞTIRIN

Fikrin tanımlanması ne kadar gerçekçi olursa, onu daha iyi sınama şansınız da o ölçüde artar. Bu yüzden en iyisi bulduğunuz çözümün bir modelini yapmaktır; bunu gerçek ölçülerde yapabilirseniz ideal olur. Yaptığınız ne olursa olsun, bir parça kağıt üzerinde karaladığınız kısa bir tanımın bile çözümünüzün işleyeceğinden emin olmak konusunda size yardımı dokunacaktır.

98.YOL: NİÇİN BAŞARISIZ OLABİLİR? BAŞARISIZLIĞA UĞRAMA POTANSİYELİNİ GÖZDEN GEÇİRİN

Başarmayı umduğunuz şeyi alışılmadık ölçüde karamsar bir bakış açısından ele alın ve en kötüyü düşünün. Kahrolası başarısızlık. Parlak çözümünüz niçin tepetakla gidecek? Olabilecek en kötü şey ne ? Buna ne sebep olacak?

99.YOL: ANA YARARLARI BELİRLEYİP SIRAYA KOYUN

İnsanlar ürünleri değil, yararları satın alırlar. Ana yarar belli bir özelliğe göre kurulmuş önermenizin kabul edilmesinde en belirleyici olan nedendir. Bir özelliğe bakarak bir yararı nasıl tanır ve ana yarara nasıl ulaşırsınız? Bu iş için tavsiye edilen yöntem “yani” sorusunu sormaktır. Çözümünüzden bu yolla seçtiğiniz ana yararları bir araya getirin ve bunları bir önem sırasına koyun.

100.YOL: BİR GERÇEKLİK SINAMASI YAPIN

Bulduğunuz çözümü açıklayacağınız güne kadar tam bir gizlilik içinde çalışarak düşlere dalmak hoş olabilir. İyi de çözümünüzü gerçek dünyaya saldığınız vakit kendi ayakları üzerinde durabilecek mi bakalım? Gerçeklik sınaması kesinlikle çok yararlıdır. Elde edilecek sonuçla öyle ya da böyle hiç ilgisi bulunmayan bağımsız kişilerle belli bir odak grubu içinde konuşmak çok yararlı olacaktır. Sakın yalnızca kendi yargılarınıza yaslanmayın.

101.YOL: İŞİNİZİ BİTİRDİĞİNİZDE SAKIN DURMAYIN

Çünkü bir çözüme ulaşmış, bunu geliştirmek için onay almış, gerekli finansmanı sağlamış, ürünü ortaya çıkarmış olmanız ve bunu piyasaya sürmüş olmanız artık orada durmanız anlamına gelmez. Sonucu gerçek dünyada edinilen deneyimin ışığı altında inceltip işlemeyi sürdürmelisiniz. Büyük fikirler oluşturmayı sürdürün. Pazarın bir adım önünde gidin.

BAŞARILI OLAMAK İÇİN

BAŞARILI OLAMAK İÇİN
1 - Hedefinizi (amacınızı ) tespit edin

Başarı için, öğrencinin hayattan ne beklediğini amacının ne olduğunu bilmesi gerekir.

Başarılı olmanın tek ve mutlak ölçüsü iyi bir üniversiteye girmek, herkesin gıpta ettiği bir mesleğe sahip olmak değildir. Elbette önemlidir ama İnsan, yetenekli olduğu çok değişik alanlarda, severek yapabileceği çeşitli işlerde kendini ortaya koyabilmişse, yaşamdan zevk alan biri ise, başarılı olmuş demektir. Hayatta en büyük amaç mutlu olmaktır. Her şey bunun uğruna yapılmaktadır. Ancak herkesin mutlu olmak için kullandığı araçlar farklıdır.

Çalışmanızın yönünün belirlemek ve çalışma isteğinizi sürekli tutmak için yapmanız gereken en önemli şey, sizi ilerde umutlu edecek yolu belirlemektir. Neye ulaşmak için çalıştığınızı bilmeniz gerekir.



2- Planlı ve Programlı Çalışın

Amacınıza ulaşmak için hangi dersi ne kadar çalışacağınızı, ne zaman çalışabileceğinizi, ne kadar gayret göstermeniz gerektiğini bilmelisiniz.

Zamanı israf etmemek, en sağlıklı şekilde değerlendirmek için, her etkinliği planlayarak yapmak gerekir. En kullanışlı çalışma planı, haftalık olandır. Haftalık çalışma planı yaparken, her gün, hangi saatlerde hangi etkinliği yaptığınızı düşünerek, her etkinlik için belli zamanlar ayırın. Dersi en verimli çalışabilmeniz için yapmanız gereken şey, dersinizi engelleyecek etkenlerin en az olduğu saatleri çalışmaya ayırmaktır.

Bunu saptadıktan sonra yapacağınız şey ise, çalışmanız gereken dersleri, belirlediğiniz saatlere dengeli olarak dağıtmaktır.

A. Planlı Çalışmanın Yararları

a. Her işe daha rahat zaman ayırmanızı ve yapmak istediğiniz şeyleri daha huzurlu yapmanızı sağlar.

Hangi dersi çalışacağınıza karar vermemekten dolayı zaman kaybetmenizi, bir dersi bırakıp diğerine geçmenizi önler.
Her derse yeterince zaman ayırmanın verdiği bir güven sağlar.
Günü gününe çalışma nedeniyle,sınav öncesi çalışma süresini kısaltır, sınav paniğini önler ve çalışma verimini yükseltir.
Öğrenilecek konunun kısa bir zamana sıkıştırılması yerine, uzun zamana yayılarak daha kalıcı ve etkili olmasını sağlar.
Anne-babanız ile aranızda ders çalışma konusunda çıkabilecek anlaşmazlıkları önler.
Bilinçli bir plan yapmanız, derse kendinizi daha kolay vermenizi sağlar.
B- Plan Yaparken Nelere Dikkat Etmeniz Gerekir?

a. Derslerin planını dengeli olarak yapın, belli derslere ağırlık vererek, çalışılması gereken diğer dersleri ihmal etmeniz, amacınıza ulaşmanızı güçleştirir.

Günde kaç saat çalışılması gerektiği, öğrenciden öğrenciye değişmektedir. Günlük çalışma süresi, öğrencinin öğrenme kapasitesine, temel bilgisine, derslerdeki eksiğine göre değişir. Bugüne kadar hiç çalışma alışkanlığı edinmemiş bir öğrenci, başlangıçta daha az bir çalışma ile başlayıp, gittikçe arttırabilir. Günlük ortalama çalışma süresi olarak 4-5 saat verilebilir. Bu ihtiyaca göre azalır ya da artabilir.
Ara vermeden yapılan uzun süreli çalışma da, sık aralarla, uzun dinlenmeli olarak yapılan kısa çalışma da verimsiz olur. En uygunu, 40-50 dakikalık çalışma sonunda 5-10 dakika bir ara vererek derse devam etmektir. Farklı özellikteki derslere geçerken verilen ara biraz daha uzun olabilir.
Planınızda derslere vereceğiniz çalışma sürelerini, öğreneceğiniz dersin özelliğine ve sizin o dersteki başarı durumunuza göre ayarlamanız gerekir.
Aynı tür çalışma gerektiren derslerin ard arda gelmesi yerine, değişik çalışma gerektiren derslerin ard yarda gelmesine çalışın. Örneğin problem çözme gerektiren bir dersin arkasına okuma, anlatma, yazma gerektiren derslerin gelmesi uygun olabilir.
Zor dersleri en rahat anlayabileceğiniz saatlere yerleştirin. Araştırmalar, en verimli çalışma saatlerinin sabahın erken saatleri, öğleden sonra 14-16 arası olduğunu ayrıca, yatmadan önce yapılan tekrarların yararlı olduğunu ortaya koymakla birlikte, verimli çalışma saatleri öğrenciden öğrenciye değişmektedir.
Tekrar için ayırdığınız saatler, genellikle dersin sınıfta öğrenildiği zamana yakın saatler olmalıdır. Çünkü dersin sınıfta işlendiği gün tekrar edilmesi unutma olasılığını azaltır, öğrenmeyi pekiştirir. Ayrıca derse gitmeden önce hazırlık yapılması da öğrenmeyi kolaylaştırır, dersi daha iyi izlemeye yardımcı olur.
Çalışma planınızda, derslerinizi mümkün olduğunca günün aynı saatlerine yerleştirmeniz yararlı olur. Böylece her gün o saatlerde derse kendinizi daha kolay verebilirsiniz.
Planınızda ilk çalışacağınız saate sevdiğiniz bir dersi koymanız, yine planınızı daha kolay uygulamanıza, kendinizi derse daha kolay vermenize yardımcı olacaktır.
Yemeklerden hemen sonra çalışmaya başlamayıp, yemekten yaklaşık yarım saat kadar sonra derse oturmanız daha yararlı olacaktır.
Planınızda, televizyon, müzik, arkadaşlık, kitap okuma gibi etkinliklerle ders çalışma saatlerini birbirinden ayırarak, bu etkinliklere de belli süreler vermeniz, çalışma saatlerinde aklınızın diğer etkinliklere takılmasını önleyecektir.
Şunu da önemle belirtmek gerekir ki, yeterince uykuya, dinlenmeye, rahatlatıcı, keyif verici etkinliklere zaman ayırmadan çalışmaya gereğinden fazla zaman ayırmak, bir süre sonra bıkkınlığa neden olabilir. Bu nedenle asıl dikkat edilmesi gereken şey, çalışmaya çok fazla yer verip, bunun bir bölümünü verimsiz geçirmek yerine, çalışma sürelerini en verimli şekilde kullanma yollarını bilmektir. Bu durum da, çalışma için daha az süre yeterli olur.

Ders çalışmaya başlayabilme davranışı “karar vermeyi” gerektirir. Çalışmaya başlamak için karar verebilmemiz ise ders çalışmaya yönelik olarak bildiklerimiz ile inandıklarımız arasındaki uyuma bağlıdır.

Programlı bir çalışmanın temelinde yatan en önemli unsur “zaman denetimi”dir. Bizler zamanımızı planlayarak geleceğimizi bugüne taşırız. Aslında her öğrenci için zaman aynıdır. Her öğrenci için bir gün 24 saat, bir hafta 7 gündür. Önemli olan bu zamanı saptadığımız hedefler ve öncelikler doğrultusunda kullanmamızdır.

Hedeflerimizi belirleyebilmemiz için şöyle bir liste yapabiliriz.

Hayat Amaçları (Uzun Vadeli), Bir yıllık amaçlar ( Orta vadeli ), Bir aylık amaçlar (Kısa vadeli)

10 yıl sonra neleri 1 yıl sonra neleri 1 ay sonra neleri başarmış olmayı başarmış olmayı isterdiniz?

Benim gibi emlakçı olsaydınız Emlak (gayrimenkul ) alanın bir numara olmayı, isterdiniz değil mi ?

Görüldüğü gibi bu hedeflerin hepsi birbirini tamamlayan ve biri olmazsa diğerinin de olamayacağı türdeki hedeflerdir.

Belirlediğimiz amaçlara ulaşabilmemiz için günlük faaliyetlerimizi “öncelik sırasına” almamız gerekir.

*Bir gün içinde yapılabilecek faaliyetleri yan yana yazalım.

TV seyretmek , Arkadaşlarla buluşmak , Ders çalışmak , Müzik dinlemek , Yemek , Uyku.

*Şimdi de her faaliyetin önem derecesini belirleyelim.

A- En yüksek öncelik (önem) derecesine sahip (olmazsa olmaz grubu)

B- Orta derecede öneme sahip (olmalı grubu)

C- Düşük önem (öncelik) derecesine sahip (olsa da olur olmazsa da grubu)

TV seyretmek , Arkadaşlarla buluşmak , Müzik dinlemek, Yemek , Uyku , Ders çalışmak

Planlama yapabilmemiz için kuralımız, A grubu faaliyetleri bitmeden B; B grubu faaliyetleri bitmeden, C grubu faaliyetlerine geçmemek.

Bizler programlı çalışarak daha önce belirlediğimiz önceliklere göre hareket etmiş oluruz. Böylece ilk önce sosyal faaliyetlere evet, derse hayır demek yerine; ders çalışmaya evet demeyi, sosyal faaliyetleri de ödül olarak almayı başarabiliriz.

Çalışma programı, zamanımızı kontrol altına almamız konusunda bize yardım ederken, aynı zamanda ”hangi dersin hangi konusundan” çalışmaya başlayacağımızı da tespit eder. Planlamamızı yapıp, hedeflerimizi belirledikten sonra, bizi hedefimize ulaştıracak olan çalışma programı hazırlayabiliriz.

“Ders Çalışacağım “ düşüncesiyle giden bir öğrenci bu dersin hangi konusundan çalışmaya başlayacağını düşünerek zaman kaybedecektir. Oysa “Ben bugün Matematik dersinin Sayılar konusunu çalışacağım.” Derse, daha sağlıklı bir yol izlemiş olacaktır.

Çalışma programı denince aklımıza gelen şey “tekrar programı” olmalıdır. Sadece belirli saatlerde derse oturulan, belirli saatlerde mola alınan bir çizelge akla gelmemelidir.

Programımız günlük tekrarı mutlaka içermelidir. Unutmayın ki öğrendiklerimizin %40’ını ilk 20 dakikada, % 55’ini 1 saatte, %65’ini 9 saatte, %80’ini 24 saatte unuturuz. Günlük yaşamda kontrol altına alamadığımız durumlarla karşılaşılabileceği dikkate alınmalıdır.

Programımız günlük ya da haftalık olarak düşünülmeli, her programın ybir amacının olması sağlanmalıdır.

Programı derslere verdiğimiz önemli bir randevu gibi düşünebilir, çalışmaya daha kolay başlayabiliriz.

Programımızı oluştururken dikkat edeceğimiz noktalar arasında konuları bilme oranımız ve amacımıza göre hangi konulara öncelik vereceğimizin belirlenmesi gerekir.

Programlı çalışma size bir pusula görevi görecek ve hedefinize ulaşmada size yardım edecektir.



Günlük çalışma programı,

O gün öğrenilen konuların tekrarı ve test çözümü,
Ödevlerin tamamlanması,
Bir gün sonra işlenecek konuların ön hazırlığını içermelidir.


Öyleyse; Program

Zamanı etkin şekilde kullanmanızı,
Neye, nereden başlayacağınıza karar vermenizi,
Bilgilerinizi ne kadar özümsediğinizi görmenizi,
Ne zaman dinlenip, ne zaman çalışacağınıza karar vermenizi,
Geleceğinize bir adım daha yaklaşmanızı kolaylaştıran çok önemli bir araçtır.


Planınızı Uygulamakta Güçlük Çekiyorsanız:
Tüm bu sıraladığımız özelliklere dikkat ederek plan yaptığınız halde kendinizi derse veremiyorsanız; temel bilgi eksikliği nedeniyle ya da dersi anlayamadığınızdan çalışmayı istemiyor olabilirsiniz. Bu durumda “Sosyal Dersleri Çalışırken” ve “Matematik-Fen Derslerine Çalışırken” bölümlerini inceleyin ve yazılanları uygulamaya çalışın.

Böyle bir durum söz konusu değil de güvensizlik, kazanamama korkusu vb. olumsuz duygu ve düşüncelerle kendinizi derse veremiyorsanız öncelikle bundan kurtulmaya çalışın. Bu durumda, elinizdeki kitapçığın “Sınav Kaygısı” bölümünü dikkatlice okuyun, önerileri uygulamaya çalışın.

3-Belirli Bir Çalışma Odası yada Köşesi Düzenleyin

Evin değişik yerlerini değil, belli bir yerini çalışma yeri olarak hazırlayın. Hep aynı yerde çalışmak, çalışacağınız yere geldiğinizde kendinizi derse daha kolay vermenizi sağlar. Çalışma davranışı için uyarıcı bir rol oynar.

En uygun çalışma ortamı şöyle olmalıdır:

Üzerinde çalışmak için tüm araç ve gereçlerin (kitap, defter, kalem, kağıt, silgi vb.)
Oda ısısı ne çok soğuk, ne çok sıcak olmamalıdır.
Oda sık sık havalandırılmalı, düzenli ve temiz olmalıdır.
Çalışma ortamında radyo, teyp, televizyon gibi dikkat dağıtabilecek nitelikte fazla resim, fotoğraf, afiş, poster gibi uyarıcılar olmamalıdır.
Çalışma masası ve odası sadece ders çalışmak için kullanılmalıdır.


4- Masa Başında Oturarak Çalışın

Uzanarak ya da yatarak çalışmak yerine masa başında oturarak çalışmak, dikkatin daha uzun süreli derste kalmasını kolaylaştırır. Uzanarak, yatarak, masanın üzerine abanarak ya da sandalyede geriye yaslanarak çalışmak, çalışırken kısa sürede dikkatin dağılmasına, hemen gevşemeye ve uykuya neden olan davranışlardır.

Çalışma masanızda, ders dışı faaliyetlerde (mektup yazmak, kitap okumak, hayal kurmak, günlük yazmak, şiir yazmak vb.) bulunmayın.



5- Dersi Ezberlemeden Öğrenmeye Çalışın

Öğrenmeye çalıştığınız konuyu ezberlemekten kaçının. Ezberleyen öğrencide yorum yapma, bağlantı kurma, sebep-sonuç ilişkisini görme, ana fikir bulma gibi yetenekler gelişmez. Ayrıca ezberlenen bilgi ile sınav soruları arasında bağlantı kurmak zor olur. Bu nedenle mutlaka çalışılan konularla ilgili bol ve değişik soru örnekleri çözmek gerekir. Çözülemeyen sorular mutlaka tekrar edilmelidir.

Sosyal Bilimler Derslerini Çalışırken:

Sosyal dersler, amaçsız okunduğu zaman, kısa sürede sıkıcı hale gelir, uyku getirir ve derse istek azalır. Bu nedenle çalışmanız gereken konuyu, mutlaka hangi amaçla okuduğunuzu, size gerekli bilgilerin neler olduğunu belirleyerek okuyunuz. Böylece, hem amacınıza ulaşmak için daha yoğun dikkat harcadığınız için uyanık kalacaksınız, bu sıkılmanızı önleyecek, hem de okuduğunuz bölümlerde size gerekli bilgileri ararken, gereksiz ayrıntıları ezberlemekten uzaklaşacaksınız.

Sosyal dersleri çalışırken şu sırayı takip edebilirsiniz:

Önce konuyu, geriye dönüşler yapmadan, duraklamadan süratle bir kez okuyun.(Çok kısa bir zaman alır.)
Tekrar başa dönerek ara başlıklardan, ana başlıklardan koyu yazılmış yerlerden yararlanarak konunun size ne kazandıracağını, hangi amaçla okuyacağınızı belirtmek üzere sorular çıkarın, varsa başka kaynaklardan konu ile ilgili soruları ekleyin. Böylece, konunun size hangi soruların cevabını vereceğini belirlemiş olursunuz.
Sorularınız, konudaki bilgilerin özelliğine göre; tanımlarla, benzerlik ve ayrılıklarla ilgili ne, nasıl nerede, ne zaman şeklinde, örneklerle ilgili sorular olabilir.
Çıkardığınız soruların cevabını bulmaya çalışarak konuyu daha dikkatli olarak tekrar okuyun. Böylece ayrıntıları daha kolay atarsınız, bir sorunun cevabını aradığınız için daha dikkatli okursunuz ve daha az sıkılırsınız.
Bulduğunuz cevapları, daha önce çıkardığınız soruların karşısına yazın.
Tema haline getirilebilecek bölümleri tema haline getirin.
Çıkardığınız soru ve cevaplarla, varsa şemaya bakarak konuyu bir kez anlatın.
Son kez parçalar, sorular arasında bağlantı kurmaya çalışarak konuyu bütünleştirip, hafızadan tekrarlayın.
Hatırlayamadığınız bölümleri tekrar ele alın.
Bu şekilde çalışma, bir konuyu uzun süre çalışıp zaman kaybetmenizi, ezberlemenizi, gereksiz ayrıntıları yüklenmenizi önleyecek, aynı zamanda elinizde konu ile ilgili önemli notların olması da, sınav öncesi tekrarlarda size zaman kazandıracaktır.

6- Çalışmanızı Değerlendirin

Çalışmanızın sonunda, kendinizi değişik sorularla, problemlerle değerlendirin.

Cevaplayamadığınız soruların ait olduğu konuları tekrar ele alın.

Özellikle, ara ve deneme sınavları sonunda, boş bıraktığınız, yanlış yaptığınız sorular üzerinde durarak, bu konuları tekrar çalışın. Çalışırken şunlara dikkat edin.

Soruların hangi konudan ve konunun hangi bölümünden çıkarıldığını belirleyin.
Tuttuğunuz notlardan, kaynak kitaplardan, ders kitaplarından o bölümü inceleyin.
Soruları çözmekte yine güçlük çekiyorsanız, önceki yıllardan konu ile ilgili temel bilgi eksikliğiniz olup olmadığını inceleyin. Eksiğiniz varsa Lise-1 ve Lise-2 kitaplarından da ilgili bölümleri tekrar gözden geçirin.
Anlama gücünüzü geliştirin. Öğrenme anlamaktır. Öğrenmekte olduğunuz konu ile ilgili bilgileri nerede ve nasıl uygulayabileceğinizi kendinize sorun.
Yine anlamakta güçlük çekiyorsanız. İlgili ders öğretmenine sorun.
7- Kaynaklardan Yararlanma

Çalıştığınız dersle ilgili, anlamakta güçlük çektiğiniz konu olduğunda, değişik kaynaklardan yararlanın. Elinizin altında test kitapları, yardımcı kitaplar, ders kitapları, sözlük, ansiklopedi gibi kaynaklar bulunsun.

8-Zorlandığınız Dersi Bir Kenara Bırakmayın

Özellikle Matematik ve bazı Fen derslerinde zorlanan öğrencilerin, o dersleri tamamen bırakıp hiç çalışmadıklarını görüyoruz.

Bu öğrenciler, bu derslerin içinde mutlaka kolay anlayabilecekleri konular olduğu bilmelidir.

Çok zorlandığınız bir dersin, tüm konularını öğrenmeye çalışıp, güveninizi yitirerek dersten uzaklaşmak yerine, anlayabileceğiniz konulardan çıkabilecek soruları çözerek, kazanma şansınızı arttırabilirsiniz.

9- Kendinizi Çalışmaya Zorlayın

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız verimli ve etkili ders çalışma yöntemlerini uygulamak, tamamen bir irade ve iç disiplin olayıdır.

Ders çalışmak için iyi bir nedeniniz varsa, kendinizi biraz zorlayarak, çalışma sırasındaki güçlükleri tek tek ortadan kaldırmanız zor olmaz. Yeter ki ne istediğinizi bilin, çalışmak için kendinize iyi bir zemin hazırlayın ve öğrenmeyi isteyin. Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Fizik Egzersizinin Öğrenmeye Etkisi

Yapılan araştırmalar, düzenli bir fizik egzersizinin, öğrenme üzerinde çok olumlu etkiler yaptığını göstermektedir.

Uzmanlar fizik egzersizinin yararlarını şu şekilde sıralamaktadırlar:

Kas gevşetmesi
Zihinsel gevşeme
Yapılan işte etkinliğin artması
Enerjide artış
Duygusal boşalma ve rahatlık
Daha iyi uyku
Kendine güven artışı
Endişelerde azalma
Daha iyi sağlık
Bel ve sırt ağrılarından korunma
Kalp hastalığı riskinin azalması
Özellikle yoğun sınav stresi yaşayan öğrenciler için fizik egzersizlerinin önemi büyüktür. Gerginlik, damarlarda daralmaya sebep olduğu için, hücrelerin kanla beslenmesini zorlaştırır. Gerginlik sırasında vücutta fazla miktarda adrenalin salgılanır ve bu da öğrenme için gerekli protein zincirinin kurulmasını güçleştirir. Düzenli fizik egzersiz, adrenalinin kullanılarak kaygının azalmasına ve rahatlamaya sebep olur. Ayrıca düzenli fizik egzersizleri sonunda vücutta, serotonin denilen bir madde salgılanır. Bu madde kişide huzur, rahatlama duygusu yaratan bir maddedir.

Öğrenmeyi engelleyen stres, kaygı ve endişelerden kurtulmaya yardımcı olması bakımından, her sabah 10-15 dakika beden hareketleri yapmak yararlıdır. Ancak bu hareketleri yaparken aşırıya kaçmamak gerekir. Yani fizik egzersizleri sonunda kendini daha yorgun hissetmek, bir yanlışlık yapıldığını gösterir. Uygulanan egzersiz programı sonucunda kişi kendini dinlenmiş huzurlu hissetmelidir.

En Etkili Öğrenme Sınıf İçinde Oluşur

Eğitim-öğretim olayı bir bütün olarak ele alınır, ayrı ayrı düşünülemez. İleri gitmiş toplumlarda da devletin denetimi ve gözetimi altında yapılır. Fert ve toplumu esas alır. Bu nedenle de fert ve toplum için çok önemlidir. Bilimsel olarak yapılır. Bilimsel olmayan eğitim-öğretim etkinlikleri fertlere de, topluma da istenen yararı sağlamaz. Aksine zararlı olabilir.

Eğitim-öğretim olayının ele alan, bilimsel araştırmalar yapan eğitim biliminin bulguları sonunda en etkili öğrenmenin sınıf içinde, karşılıklı tartışarak, öğrencilerin öğrenme olayının içine aktif olarak girmeleriyle, yaparak ve yaşayarak oluştuğu ortaya çıkmıştır. Sınıfta öğretmenin gözetiminde konuların ele alınması, irdelenmesi, tartışılması, öğrencilerin konu ile ilgili görüşlerini rahatça söyleyerek düşüncelerini savunabilmeleri, eksik kalabilecek noktaların çok kişi tarafından daha kolay sezilebilmesi, sorularla bu eksikliklerin de giderilebileceği dikkate alındığında öğrenmenin sınıf içinde daha verimli oluştuğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Kısaca öğrenme olayı iki kişinin karşılıklı direkt iletişimi ile değil, sınıf içinde, doğrular yanlışlar tartışıldığında dolaylı olarak en iyi biçimde oluşmaktadır.

Öğrenme Zihinsel Yorgunluk Yaratmaz

İnsan vücudundaki hücrelerin önemli bir özelliği arka arkaya gelen uyarılara cevap verme sürelerindeki faklılıktır. Kas hücrelerinde bu süre, sinir hücresine oranla çok uzundur. Kas hücresi bir uyaranı aldıktan hemen sonra ikinci bir uyarana cevap veremez ve bu süreye "cevapsızlık süresi" denir. Eğer kas hücresine uyarıcılar arka arkaya gelir ve kas hücresi buna cevap vermezse yorgunluk meydana gelir.

Buna karşılık sinir hücresinin cevapsızlık süresi, kas hücresine göre çok daha kısadır. Yani sinir hücresi arka arkaya gelen uyaranlara cevap verebilir ve kas hücresi gibi yorulmaz. Bu nedenle "çok öğrendim yoruldum" duygusu yanlıştır. Yorgunluk varsa kas yorgunluğudur, zihni yorgunluk değildir. Ancak öğrenme için gerekli protein zincirinin iyi kurulması için, sürekli değil aralıklı ders çalışmak gerekir.

( A.Baltaş - Üstün Başarı)

ZİRVEYE TIRMANMA YOLLARI

ZİRVEYE TIRMANMA YOLLARI
Yazarı : Neil R.SWEENEY
Yayınevi : Rota Yayınları
Baskı : İstanbul / 1989 / 195 sayfa
------------------------------------------------------------------------
A) YARATICI FİKİRLERİ FARKETMEK VE GELİŞTİRMEK

Geleceğin genel müdürü olarak, yaratıcı fikirleri geliştirme ve bunu uygulayanları da fark etme becerisine sahip olmalısınız. Yaratıcı fikirler üretmek için; gerekli bilgiye, hata yapmaktan korkmamak için hatalara karşı esnek bir tutuma, önseziye sahip olmanız gerekir. Yaratıcılık konusunda araştırmacı Roger Von Oech'in şu sözleri manidardır.

"Kurallara karşı gelin, devrimci olun","Biraz oyun oynayın"

İyi fikirleri anlamakta en çok başarı gösteren yöneticiler kulağa çok garip de gelse bu fikirleri oturup dinleyenlerdir. Yaratıcı ortam kişiye ihtiyaçları olan gereçleri vermek, öne sürdüğü teklifleri ilgiyle dinlemek, değerlendirip, derecelendirmektir. Ve bu projelerin ilk aşamada gelecek vaat edip etmediklerini araştırma özgürlüğünü onlara tanımaktır.

Yaratıcı işlem beş aşamadan oluşur.

1) Bilgi toplanması

2) Bilginin gözden geçirilmesi

3) Bilginin sindirilmesi

4) Aydınlanma noktasının aranması

5) Mükemmelleştirme

B) TAVSİYE ARAMAK

Akıl danışmak, üst düzey yöneticilik görevinin bir parçasıdır. Tavsiye, uzmanların neyin, nasıl yapılması gerektiğini anlatmalarından ibarettir. Tavsiye alma becerisi ise, ne zaman tavsiye alınacağını, yapılan tavsiyenin nasıl değerlendirileceğini ve nereden alınacağını bilmekten oluşur.

Sonuçta tavsiye alma işlemi genel müdürün çok önemli becerilerinden biridir. Beceri, ne zaman tavsiye alacağınızı bunu nereden ve kim den alacağınızı ve hem tavsiyeyi, hem de veren kişiyi nasıl değerlendireceğinizi bilmeyi gerektirir.

C) ŞİRKET POLİTİKASIYLA İLGİLİ KARARLAR VERMEK

Belirsizlik ortamında karar vermek gerçekten de bir çok yönetici için farklı bir tecrübedir. Belirsiz koşulların ortak özellikleri vardır. Sorunlar ve fırsatlar tam olarak belirlenemez. Kendi yargılarınız, fikirleriniz ve inançlarınız tüm koşullardaki gözlemlerinizi etkiler ama özellikle belirsiz durumlarda bunlar daha da önem kazanırlar. Tamamen mantıklı olmaya uğraşmayın. Belirsizlikle başa çıkabilmek için mantık dışı bir yaklaşım da gereklidir.

Kendinizden emin bir karar vermek için gerekli tüm bilgiler mevcut olmadığında, bir yönetici olarak gerilimle yaşamayı öğrenmelisiniz. Hedefiniz gerilimi ortadan kaldırmak yerine orta dereceli bir gerilimle yaşamak olmalıdır.

Bir genel müdür olarak formüle ettiğiniz tüm politikaların başarıyla sonuçlanması için elinizden geleni yapmalısınız. Ama yenilgi olasılığını da kabul etmelisiniz. Yenilgi olasılığını kabul etmek olağan üstü bir başarıya izin vermenin tek yoludur.

D) ORGANİZASYONLA İLGİLİ SEÇENEKLERİ BİLMEK

Bir organizasyonun yapısını kurmak, kimin hangi işi nasıl yapacağına karar vermeyi ve kişilerin birbirleriyle ilişkilerinin neler olduğunu saptamayı gerektirir. Organizasyonda iki kişi asla aynı işi ay nı şekilde yapamaz; iki kişi aynı bilgiyi aynı şekilde kullanamaz.

Geleneksel rapor ilişkisinde, bir kişi bir üste karşı sorumludur. Buna komuta birliği denir ve organizasyonda herkesin sadece bir kişiden emir alması gerektiği varsayımına dayanır. Öte yandan, matris yöntemini uygulayan organizasyonlarda, bir kişi, iki yada daha fazla kişiye rapor verir.

Alt düzey yöneticiler, beş ila sekizden fazla kişiyi yönetmemelidirler. Oturmuş ve tecrübeli bir örgütteki orta düzey müdürler, 12 kişiye kadar elemanı yönetebilmelidirler. Eğer rapor veren kişiler yeni ve tecrübesizse, bu sayı beş ila sekiz arasındadır. Kenneth Louden bu konuda şöyle diyor; “Genel müdür ne yapacağına karar verene kadar, aşağı düzeylerden kimsenin ne yapacağı belirlenemez."

E) ORGANİZASYONDA YENİLİK YAPMAK

Yenilik bir organizasyonun kendini değiştirme işlemidir. Önce değişimin gerekli olduğu kabul edilir. Ardından değişimi gerektiren nedenler sıralanır. Bu nedenler tanımlandıktan sonra, değişiklik de saptan malıdır. Yapılacak değişiklikle, organizasyon yeni koşullara uyum sağlayabilmelidir. Yeniliğin sorumluluğu genel müdüre aittir.

Bir yenilikçinin becerileri şunlar olmalıdır;

1)Ne zaman yenilik yapacağını bilmek,

2)Ne kadar değiştireceğini bilmek,

3)Değişikliğe karşı gösterilen duygusal ve zihinsel tepkileri bilmek,

4)Bir organizasyonda en az kargaşa ile değişiklik yapmayı becerebilmek.

Organizasyonda yapılacak değişiklikler için gerekli bir başka beceri de, değişikliklerin doğuracağı duygusal tepkileri fark etmektir. İnsanlar eleştiri anlamına geldiği için, değişikliğe karşı koyarlar. İşleri yapış biçimlerinde yanlış bir taraf olduğunu düşünürler. Bilinmeyene karşı bir korku uyandırdığı için, değişikliğe karşı konur. Değişiklikten sonra işlerin yoluna gireceğinden emin olamazlar ve işlerin daha da kötüye gidebileceği duygusu uyanır. Değişiklik aynı zamanda alışılmış düzeni de bozar. Farklılaşan işlemler de kişilerin daha fazla çaba göstermesini gerektirecektir. Eski iş arkadaşlarının yerini başkaları alır, yeni ilişkilerin geliştirilmesi gerekir. İnsanları genellikle başkalarının kendilerine zorla değişikliği kabul ettirmeye çalışmalarından hoşlanmazlar. Değişim işlemi sırasında katılımı sağlamak, muhalefeti azaltır ve değişikliğin kabul edilmesini kolaylaştırır.

"Sıkı denetim, esnek olmayan kontrol ve katı standartları olan organizasyonlar yıkıcı yenilik biçiminde karşıt görüşleri yaratır ve teşvik ederler."Scott Myers.

F) KOMİTELER KURUP TOPLANTILARI YÖNETMEK

Aslında toplantıların genel müdürün asıl görevi olduğu bile öne sürülmüştür. Toplantılara katılmak işlerini bölmez, tam aksine işlerin bir parçasıdır.

Toplantılardan önce programın saptanıp dağıtılması gerektiğini savunuyorlar. Böylece toplantıya katılacak olanlar hazırlıklı gelirler. Bir toplantının amacı bilgi vermek ve bilgiyi açıklığa kavuşturmaksa en uygun yöntem, önce güzel bir konuşma yapmak, ardından soru ve cevaplar almaktır. Toplantıyı yöneten kişi toplantıda olup bitenleri özetlemeli.

Uzmanlar toplantının 60 ila 90 dakika arasında sürmesi gerektiğini belirtiyorlar. Zamanı böyle kısıtlamanın nedeni, düşüncelerin 90 dakikadan sonra "dağılmasıdır. Toplantı bundan fazla sürecekse, iki ayrı gün yapılmalı ve her iki günde de amaçlar ayrı ayrı belirtilmelidir.

G) STRATEJİK PLANLAR YAPMAK

Stratejik planlama taktik planlamadan farklıdır. Taktik planlama, şirketin o gün yaptıklarıdır. Oysa stratejik planlama şirketin gelecekte yapacaklarını planlar. Taktik planlama günlük işlemlerle ilgili kararları içerirken, stratejik planlama daha kapsamlıdır.

Planlama, bir işi yapmadan önce ne yapacağınıza karar vermektir. O yüzden tüm planlama, geleceği düşünmeyi gerektirir. Genel müdür olarak siz de gelecekteki varsayımları düşüneceksiniz ve zaman kapsamınız iki üç yıl olacaktır.

Geleceği tahmin edebilmenin yolları;

1)İşin geçen beş yılını inceleyin

2)İş dalındaki güncel eğilimleri göz önünde tutun

3)Uzmanların tahminlerini düşünün.

Stratejik planlama işlemi bir şirketin, bilinmeyen geleceğe tutsak olmasını engeller. Bu, şirketin, gelecekteki koşullarla başa çıkmayı ve ayakta kalmayı temin etme çabasıdır.

"İş, bir yönüyle savaş gibidir; Temel stratejisi doğruysa çok sayıda taktik hatası olsa da girişim başarıya ulaşır."Robert Wood

H) ETKİLEYİCİ KONUŞMALAR YAPMAK

Bir genel müdür olarak yaptığınız konuşmalar lider olarak etkinliğinizin bir ölçüsüdür. İyice planlanmadan yapılan konuşmalar kişileri ne değiştirir, ne etkiler, ne de yönlendirir.

Temelde bir konuşma yazmak, akla gelenleri kağıda not almakla başlar. Taslak hazırlamak diğer bir aşamadır. Bütün notlarınızı okuyup konuyu anlamlı bir biçimde düzene sokun. Taslak konuşmanın kaba iskele tini oluşturur.

Dinleyicilerin hemen tüm dikkatlerini size vermelerini bekle yemezsiniz. Bunu sağlamak için vurucu bir açılış yapın. Dikkat çekme tekniklerinden birisi de şaşırtıcı bir şey söylemektir. Kanıt göstermeyen konuşmacı inandırıcı olamaz.

Espriler, ciddi bir konuda verilen mesajı süsler, dinlemeyi kolaylaştırır ve mesajı kabul edilir hale getirir. En etkili şakacılar, yeri geldiğinde hafif yollu şaka yapanlar, insanlarla alay etmeyenler ve çok az ayrıntıya girenlerdir. Konuşmayı dramatik şekilde bitirin.

Konuşma hazırlandıktan sonra, okuma egzersizi yapılmalıdır. Bunun bir yolu, konuşmayı bir aynanın önünde yapıp teybe almaktır. Böylece konuşmayı hem görsel, hem de işitsel açıdan değerlendirebilirsiniz.

Konuşma esnasında, kağıttan metni okumak yerine, metni hatırlatacak sembol ve küçük notları önünüzde bulundurmalısınız. Bu yaklaşım duruma göre konuşmada değişiklik yapmasını sağlar. Konuşmanın yapılacağı sahne doğru düzgün hazırlanmazsa, çok iyi yazılıp okunmuş bir konuşma bile etkisini kaybedebilir.

I) OLAĞANÜSTÜ YÖNETİCİLER SEÇMEK

Doğru kişilerin önemli yerlere getirilmesi, üst düzey yöneticisinin en önemli iki sorumluluğundan biridir. Şirketin çoğu alanında kararlar oldukça hızlı verilebilir. Ama harcadığınız zamanın karşılığını aldığınız tek alan, personel seçimidir. Öteki alanlarda yapılan hatalar pahalıya mal olsa da telafi edilebilir. Ama yönetici seçerken yapılacak hatalar felaketle sonuçlanabilir.

Genellikle üst düzey yönetici seçmek için üç ölçüt kullanılır

1) Meslek sicili 2) Kişisel özellikler 3) Yöneticilik becerileri. Bu ölçütler kullanılılarak yönetici kişi seçilmeli. Bu kişi, geçmişte hızla yükselmiş, olağanüstü zekaya sahip, baskı belirsizlik karşısında dengesini kaybetmeyen, çalışmayı seven ve başarıl bir meslek hayatına bağlı, liderlere liderlik yapmasını ve onları teşvik etmesini bilen, gelişmiş planlama, problem çözme ve karar verme yetenekleri olan, yöneticileri seçmiş geliştirmiş kişidir.

Kişisel bilgi formu, mülakat sorular (karşılıklı görüşme) uzmanların görüşleri kişileri tanıma kullanılan tekniklerdir.

İ) OLAĞANÜSTÜ YÖNETİCİLER YETİŞTİRMEK

Genel müdür düzeyine gelmiş yöneticiler değişik niteliklerde insanları yetiştirmekle sorumludurlar. Olağanüstü yöneticiler yetiştirmek için kişilere önemli görevler verin, randımanlarını değerlendirin ve becerilerinin geliştirilmesinde yardımcı olun. Öğretmenlik yaparak, kurslara göndererek, özel görevler vererek yardımcı olunabilir. en önemli eğitim şekli ise onlara örnek olmaktır. Genel müdür bir kuruluşta kişilerin olmak istediği kişiyi temsil eder. davranışlarına hayran olunur, becerileri taklit edilir.

J) GÖZARDI EDİLEN SORUNLARI SAPTAYIP ÇÖZMEK

İşler yolunda gitmez de şirkette hiç kimse sorunları fark etmezse, bir genel müdür olarak sorunu saptamak sizin görevinizdir. Sorun belirlendikten sonra, nedenleri ve çözüm yolu bulunmalıdır. Çözüm yolu geliştirdikten sonra, uygulanmasını sağlamalısınız. Etkin bir genel müdür gözardı edilen sorunları saptamak ve halletmek için gerekli beceriye sahiptir.

Gözardı edilen problemleri saptayıp çözme becerisi, kritik noktaları bulmanızı bunları ölçme yollarını geliştirmeniz ive üst düzey yönetim ekibine bunları ölçmede yardımcı olmanızı gerektirir.

K) BÖLÜMLERARASI ÇELİŞKİLERİ HALLETMEK

Genel müdür olarak çelişkinin nasıl halledileceğini biliyorsanız, bir kuruluşta çelişki yararlı olabilir. Çelişkileri çözümleme becerisi, yıkıcı çelişki olasılığını azaltmak ve çelişkiyi yapıcı bir biçimde halletmeyi gerektirir. Karar vermeden önce astlarınızdan bilgi

alırsanız yıkıcı çelişki olasılığını azaltırsınız. Karalarınızı satmak da çok önemlidir. Çelişkiyle ilgili kişilerin öfkelerini açıkça ifade etmelerine izin vererek ve her iki tarafça kabul edilecek bir çözüm yolu bularak, çelişki halledilebilir. Böylece, verimli, mücadeleci ve mutlu bir aileniz olur.

L) MÜMKÜN OLAN EN İYİ ANLAŞMALARI YAPMAK

Bir genel müdür pazarlık yapabilme becerisine sahip olmalıdır. Pazarlık yapacak tarafların birbirlerine bağımlı olduğu gerçeği bilinmelidir. Karşı tarafın kaybı pahasına, kazanma arzunuz varsa bunu bir kenara bırakmalısınız. Bir pazarlıkçının becerileri arasında soruları kullanmak, güç ve bilgiyi iyi zamanlamak ve duygusal ağırlıklı konuları de netim altında tutmak vardır. Bu becerilere ek olarak, pazarlık işlemi iyi bilinmelidir. Bu işlem, kaybedip kazanmaktan çok soru sorarak ve bilgi alış verişinde bulunarak, karşı taraftan taviz alırken, kendinizden de bir şeyler vermektir.

M) BAĞLILIĞI SAĞLAMAK

İmaj önemlidir. İmaj organizasyonunuzdaki kişilerin sizi algılayış biçimidir. Personelde bıraktığınız izlenim, onların sorumluluk ve bağlılığını belirleyecektir. Genel müdürlük imajı, çekicilik ve gücü yapıcı olarak kullanma gibi etkenler dayanır. Yaratılan imajlar, sizin yapıp söylediklerinizin bir sonucudur. Şirket raporu şirketin amaçlarını ve iş yapış biçimiyle prensiplerini açıklar. Bu amaç, şirketin elemanlarının inandığı bir slogana dönüştürüldüğünde duygusal çekicilik kazanır.

N) ÜST DÜZEY EKİBİNİ ÖZENDİRMEK

Bir şirketin genel müdürü olarak teşvik çalışmalarınızın odak noktası, en yakın çalıştığınız kişiler, genel müdür yardımcıları, bölüm şefleri, danışmanlar ve yönetim kurulu üyeleri olmalıdır. Bu insanları çalışmaya özendirme biçiminiz, kuruluşunuzdaki öteki kişileri özendirme tarzıyla yakından ilgilidir. Siz örgütünüzün tümündeki özendirme tarzını benimsersiniz.

Bir genel müdür olarak işlerin yapılmasını istiyorsanız, sizinle çalışanların en güçlü ihtiyaçlarıyla ilgilenmelisiniz. Bu ihtiyaçlar otonomi, başarı ve güç ihtiyaçları olabilir. Aynı zamanda onların orta yaş endişelerini, özgürlük ve tek başına iş yapma gereksinimlerini de anlamalısınız. Genellikle bu, genel müdür olarak, serbest liderlik tarzını bilmeniz anlamına gelir.

O) ÖNEMLİ SORULAR SORUP BİLGİ AĞLARI KURMAK

Önemli sorular sormak ve etkin bir dinleyici olmak, soruları nasıl, ne zaman ve kime soracağımızı bilmeyi ve bilgi kaynağı olarak kimi kullanacağınızı saptamayı gerektirir. Bir genel müdürün sorulara vereceği cevaplar, aldığı bilginin miktar ve içeriğini etkiler. Anlamlı bilgiler istiyorsanız, çok düzeyli, çok sayıda bölümü içeren bilgi ağları kurmalısınız....