20 Nisan 2008 Pazar

Sınavda Başarılı Olamayanlara Önemli Bilgi

Sınavda başarılı olamıyorum diyenlere önemli not
Yalnız işitirsen unutursun.
Görürsen hatırlarsın,
fakat en iyi bildiğin şey yaptığın şeydir.

Ders derste öğrenilir. Doğru söze ne demeli. Sevgili arkadaşlar dersi derste öğrenebilmek için yapmanız gereken iki şey var: Öğretmeninizin anlattıklarını dinleyin ve not tutun. Bu konunun öneminin daha iyi kavranması için yapılan bir araştırmayı aktaralım. Bu araştırmanın bulgularına göre, ortalama bir akademik başarıya sahip olan bir öğrenci okuduğunun % 20’sini hatırlayabilmektedir. Eğer yeni bilgi önce okunur daha sonra da dinlenir ise hatırlama oranı % 40’a çıkmaktadır. Okunduktan sonra dinlenilen yeni bilgi, aynı zamanda yazılırsa hatırlama oranı % 60’a çıkmaktadır.
Şimdi sırasıyla ders dinleme ve not almanın önemini anlatalım. Şimdi sizden yapmanızı istediğim şey aşağıdaki örneği okurken aktarılan şeyi zihninizde canlandırmanız. Sonrasında da bu örnekten hareketle dersi dinlemekle arasında ne gibi bir bağlantı olduğunu düşünmeniz.
Haftalarca gösterimde kalan bir filmi arkadaşlarınızla birlikte izlemek için bilet aldınız. Arkadaşlarınızla buluşup sinemaya gitmeyi planlıyorsunuz. Ancak evden geç çıkmış olmanız, filmin başını kaçırmanıza neden olacak muhtemelen. Arkadaşlarınız sinema salonuna girip koltuklarına oturmuşlar ve heyecanla filmi izliyorlar. Neyse ki 15 dakika gecikmeyle de olsa filme yetişebildiniz. Ancak filmin kahramanlarıyla geciktiğiniz için tanışamadınız. Kim, kimdir anlam veremiyorsunuz bir müddet. Zor da olsa kahramanları ve ilişki ağlarını çözebildiniz. Ancak filmden aldığınız zevk, filme zamanında yetişmiş arkadaşlarınızınki kadar büyük olmayacaktır. Ne can sıkıcı bir durum değil mi?
İşte dersi dinlemek tam da böylesi bir etkinliktir. Bu yazımızda ders dinleme ve başarı arasındaki ilişkinin yönünü açıklayalım. Genellikle dinleme daha az dikkat edilen ve geliştirilme noktasında güdük kalan bir beceridir. Bu yüzden lütfen bu bölümü dikkatlice okuyunuz.

Derse zamanında girin:
Bir dersin anlaşılması için gerekli olan ilk koşullardan birisi derse zamanında girmektir. Nasıl ki izleyeceğiniz filmin bütününü tam anlamıyla kavramak için sinemaya zamanında gitmeniz gerekiyorsa dersin bütününü kavramak için de derse zamanında girmelisiniz. Zira öğretmen dersin ana hatlarını (tanım, formül, ilke v.b) vermiş ve anlatacağı konuyu önceki derslerde anlattığı konularla ilişkilendirerek derse başlamış olabilir. Bu ise dersin birbirinden kopuk parçalar halinde algılanmasını önleyerek bütünü kavramak ve zihnin anlamayı kolaylaştırmak için çizdiği anlam haritasına bir ana yol daha eklemek anlamına gelir.
Derslerinizi düzenli olarak takip edin:
Dersleri düzenli bir şekilde takip eden bir öğrencide derste anlatılanlara hakim olma duygusu egemendir. Aynı zamanda öğretmen, konuyu öğrencilerin bilgi ve anlama kapasitelerini de göz önünde tutarak anlatacağı için ilgi ve merakınızı da daha kolay sağlamış olacaksınız. Aksi takdirde bir bilgiyi öğrenmek için hem daha fazla zaman ve çaba harcayacak hem de diğer konularla arasındaki bağıntıyı kurmakta zorlanacaksınız.
Dinlerken dikkatinizi uyanık tutun:
“Dersi dinlerken sıkılıyorum; sık sık dikkatim dağılıyor.” türünden şikâyetleri sık sık duyarız. Öncelikle şu bilinmelidir ki yapılan araştırmalar insanların anlatılanları 30 saniye kadar bilinçli olarak dinleyebildiklerini göstermiştir. Daha sonra bir veya iki saniyelik bir kopukluk meydana gelmektedir. Dikkatin bir nokta üzerinde uzun bir süre boyunca odaklanması imkânsızdır. O yüzden ders dinlerken kısa sürelerde dikkatin dağılması olağandır. Hatta bilim adamlarınca kanıtlanmıştır ki, dikkat dağılması dikkatin dağılarak uyuşmasını (ve hatta uykunuzun gelmesini) önlemek için ve dikkatinizi tekrar toplamak için zihnin kendisi tarafından alınan bir önlemdir.
Ancak bu sorun “Hıııımmm demek ki sorun bende değilmiş, dikkatim de dağılabilirmiş.” denilerek geçiştirilmemeli, “Hocam dikkatim çok çabuk dağılıyor, bende dikkat dağınıklığı var galiba.” diyen öğrencilerimiz de normal bir durumu rahatsızlık gibi algılamamalıdırlar. Önemli olan insan doğasında zorunlu olarak meydana gelen bu kopmalardan sonra dikkati toplayarak konuya tekrar dönebilmektir.
Peki, yapılması gereken nedir? Derste dikkati toplamak için neler yapılmalıdır?
a. Ders dinlerken dikkatinizi toplamanın yollarından ilki derse aktif olarak katılmanızdır. Bu, sürekli söylenen ancak önemi gerektiği kadar anlaşılamayan bir durumdur. Eğer aşağıdaki sorulara olumlu yanıtlar veriyorsanız aktif dinleme becerisini kazanmışsınız demektir. Cevaplarınız genel itibariyle olumsuz yönde ise ders dinleme etkinliğinizi gözden geçirmenizi tavsiye ederim.

 Öğretmenin anlatacağı konu hakkında ne bildiğimi düşünürüm?
 Derse gelmeden önce anlatılacak konuyla ilgili aklıma takılan soruları not ederim?
 Aklıma takılan sorulara ders esnasında cevap bulup bulamadığımı sorgularım?
 Eğer sorularıma cevap bulamadıysam dersin öğretmenine ya da arkadaşlarıma bunu sorarım?

Aslında dikkat edilirse yukarıda sayılanların hepsi öğrencinin zihni ile anlatılan içerik arasında bir iletişimin bulunup bulunmadığını sorgulayan türden sorulardır. Peki, anlatılanlarla iletişim halinde olmak ne demektir? Bir iletişim süreci mesajı gönderen, mesaj ve mesajı çözümleyen (alıcı) olmak üzere üç kısıma ayrılır. Eğer bunlardan herhangi birinde sorun varsa anlatılanlar deyim yerindeyse “havada kalır.” Başka bir ifadeyle derste anlatılanlar tekdüze ve öğretmenin ağzından çıkan sözler olarak algılanmaya başlanır. Böylesi bir durumda zihin pasiftir.
Zihnin pasif olması da dersin boşa gitmesi ve zaman kaybı anlamına gelmektedir. Öğretmen tarafından anlatılan konu, öğrencinin zihninde herhangi bir iz bırakmamıştır. Böylesi verimsiz bir derste öğrenci adeta geçmek bilmeyen sıkıntılı dakikalarla boğuşur.
b. Derste dikkati toplamanın ikinci yolu ise derse hazırlıklı gelmektir. Konu anlatımlı bir kitap ya da derginiz ya da notlarınız varsa o konu hakkında, genel olarak olsa bile, bir fikir edinmeniz oldukça önemlidir. Hatta vakit bulamazsanız sadece başlıklara göz atmanız ve bunlar üzerinde fikir jimnastiği yapmanız bile faydalı olacaktır. Daha sonra aklınıza takılan yerleri not edin.
Derse çalışarak gelmenin faydalarını ise şöyle sıralayabiliriz:

· Öğretmenin anlattıklarını ders esnasında anlamsız gelen söz öbekleri olarak görmezsiniz.
· Anlama ve kavrama işini daha sonraki bir zamana ertelememiş olursunuz. Bu da üniversite sınavına hazırlanan bir öğrencinin az zamanda daha çok şey başarması anlamına gelir.
· Derste anlatılan konunun ana fikrini daha iyi kavrarsınız. Eğer ana fikri kavramış iseniz konunun ayrıntılarını anlamakta güçlük çekmezsiniz; aksine her bir bilgi parçasıyla arasındaki bağıntıyı kurmanız kolaylaşır. Bunun tersine, konunun bütününe hakim değilseniz anlama işini sonraki bir zamana ertelemişsiniz emektir.

· Zihnin anlatılan bilgileri hafızada tutması kolaylaşır.

c. Üçüncü bir yol ise derse zihninizde sorularla gelmenizdir. Bu, aklınızda belirsiz kalan ve cevap bulamadığınız konuları daha iyi kavramanızı sağlayacaktır. İnsan zihni bir soruya cevap ararken daha aktiftir.
d. Not tutun, ancak ne kadar az olursa o kadar iyi olur!
Dördüncü yol, not tutmaktır. Derste iken ya da evde kendi başınıza çalışırken not tutmanız kesinlikle önemlidir. Hele ki ilk kez karşılaştığınız bir bilgiyi, belleğinizin kaydetme kapasitesi zaman açısından epeyce kısadır. Bu tür bilgileri not etmeniz daha önemlidir. Önemli olmasının sebeplerini ise şöyle sıralayabiliriz:
· Derse aktif katılımı sağlayarak zihni uyanık tutar ve dikkati öğrenilen konu üzerinde yoğunlaştırmayı sağlar. Böylece motivasyon da yüksek tutulmuş olur.
· Alınan notların düzenlenmesi ve dolayısıyla gözden geçirilmesi, unutmanın öğrenmeye olan bozucu etkisini azaltır. Hatta tutulan notların yeniden yazılması, tekrar için faydalı bir yoldur. Böylece öğrenilecek bilginin kısa süreli hafızadan uzun süreli hafızaya geçirilmesi kolaylaşmış olur.
Hedeflediğiniz üniversiteyi ve bölümü kazanmak istiyorsanız not tutmayı önemsemelisiniz. Ancak bu not tutma genelde yapıldığı gibi klasik not tutma olmamalıdır. Doğru bir biçimde not tutma, öğretmenin ağzından çıkan her kelimeyi bir sekreter gibi yazmak değil, anahtar sözcükler ve kavramlar kullanarak yazılan sözcük sayısını azaltmak ve gözden geçirileceği zamanda da sözcüklerden daha fazlasını hatırlamaktır.
Yaratıcı ve eğlendirici bir not tutma yöntemi: Zihin Haritaları
Birçoğumuz kitap okurken ya da ders dinlerken kendimizce önemli gördüğümüz yerleri bir kenara not ederiz. Ancak not tutarken zihnimizin yapısını ve özelliklerini göz önünde tuttuğumuz pek söylenemez.
Zihin haritaları ise yaratıcı düşünmeyi ve bilgiyi organize etmeyi sağlaması açısından zihnin yapısına ve özelliklerine uygun bir not tutma sistemi sunmaktadır. Temel mantığı, soyut bilgilerle görüntünün bir araya getirilmesidir. Böylece beynin sağ lobu (şekil boyut, renk, müzik gibi faaliyetlerle ilgilenen) ile sol lobunun (ayrıntılar, sayılar, lineer, soyut düşünme gibi faaliyetlerle ilgilenen) aynı bilgi üzerinde birlikte çalışmaları sağlanmaktadır. Her iki lobun da etkin kılınması, çeşitli konular arasındaki ilişkileri aynı anda görmenizi sağlar. Sonuç olarak da, bilgilerin bellekte saklanma süresi uzar ve hatırlanması da kolaylaşır.
Not tutarken genel olarak dikkat edilmesi gereken noktalar şunlardır.
· Not tutarken anahtar sözcükler kullanın. Bir anahtar kelime, ihtiyaç duyulan bilgilerin hepsinin özünü içeren en küçük kelime veya kelime grubudur. Anahtar kelimeler veya sözcükler en kısa şekilde düzenlenmeli ve kolay hatırlamayı sağlayan sözcükler olmalıdır. Bunun nedeni zihnimizin, temelde klasik not tutmada olduğu gibi, cümleler halinde değil, anahtar sözcük ve imgelerle hatırlamasıdır.
Bunu bir örnekle açıklayalım: Bilgisayarda çok yer kaplayan bir dosyayı bir sıkıştırma programıyla sıkıştırırsanız bilgisayarınızda daha fazla yer açmış olursunuz. Sıkıştırdığınız bu bilgileri açtığınızda ise eski bilgilerinizin korunduğunu görürsünüz. İşte not tutarken kullanılan anahtar sözcükler de böyledir. Kullanılan anahtar kelime içerdiği bilgileri serbest bırakarak bu bilgilerin tekrar hatırlanmasını mümkün kılmaktadır.
· Not tutarken oklar, birbirine zıt ya da farklı renkler, simgeler kullanın. Bu, kullandığınız anahtar sözcükler arasındaki ilişkileri daha kolay görmenizi sağlayacaktır.
· Anahtar sözcükleri ve simgeleri daha kolay hatırlayabilmek için göze çarpıcı gelen öğeler kullanabilirsiniz. Örneğin renk kullanmak, üç boyutlu resimler çizmek, altını çizmek v.b.
· Kısaltmalar kullanın.
Şimdi bir zihin haritası çizmek için nelere dikkat etmemiz gerektiğini aşamalarıyla gözden geçirelim:
Aşağıdaki aşamaları takip ederken örnek olarak kullanabileceğiniz örnek zihin haritalarını sonraki sayfalarda bulabilirsiniz.
1) Öncelikle yatay bir sayfanın ortasına konuyla ilgili olduğunu düşündüğünüz renkli bir resim çizin.
2) Konunun ana başlıklarını merkezdeki şekilden çevreye doğru dallandırın.
3) Ana başlıkları temsil eden anahtar kelimeler alt başlıklara oranla daha büyük harflerle yazılmalıdır.
4) Her bir dallanmaya bir anahtar kelime yazılmalıdır. Böylece her anahtar kavramın ilişkide olduğu diğer anahtar kavramlarla bağlantılı olması sağlanmış olur.
5) Anahtar kavramlar her zaman ya büyük ya da küçük harflerle veya hem büyük hem küçük harflerle yazılmalıdır.
6) Her bir anahtar kelime ayrı bir dallanmanın üzerine yazılmalıdır. Böylece bilgilerin hatırlanması daha da kolaylaşacaktır.
7) Her bir dallanma birbiriyle bağlantılı olmalı, birbirinden kopuk olmamalıdır. Bu, bilgilerin hafızada ilişkilendirilerek hatırlanmasını kolaylaştıracaktır.
8) Beyin haritalarında olabildiğince şekil ve resim kullanmaya çalışın.
9) Mümkün olan her yerde göze çarpan imgeler, işaretler, şekiller, resimler kullanın. Zira göze çarpan ve farklı şekiller daha iyi hatırlanırlar.
10) Düzen ve sıralama gerekiyorsa sayılar, kodlar ve bağlar kullanın.
11) Anahtar kelimeler arasında bağlantı kurmak için, oklar, semboller, sayılar, harfler, imgeler, renkler kullanın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder