19 Ağustos 2008 Salı

ERGENDE BEDENSEL, CİNSEL, BİLİŞSEL GELİŞİM

Ergenlik, çoğunuz için çok tanıdık olan, çünkü ya hala geçmekte
olduğunuz ya da yolculuğunuzu henüz bitirdiğiniz bir gelişim
dönemidir. Bu dönemdeki yolculuğunuz nasıldı? Öncekinden
farklı mıydı? Daha mı iyiydi, yoksa daha mı kötüydü?

Her yeni serüvende olduğu gibi kuşkusuz bu dönem başladığında
da karmakarışık duygularınız vardı. Bazı insanlar size
büyümekte olmanın ne güzel olduğunu, bazıları da ne kadar berbat
bir şey olduğunu söylemiştir. Ortaya çıkan değişimler karşısında
kendinizi nasıl sıkıntılı ve beceriksiz hissettiğinizi anımsayın.
Bütün o alaycı yorumların yapıldığı, karşılıklı iğneleyici
sözlerin atıldığı yıllardan sonra karşı cinsin üyelerinin hala ilginç
ve çekici göründüğünü anımsayın. Ana babanızın neden böyle
giyindiğinizi, neden bu aptalca sözcükleri kullandığınızı,
kasetçalarınızda bütün o budala müzikleri ve gürültüleri neden
dinlediğinizi anlayamadığını anımsayın. Danslar, spor olayları ve
partiler olduğunda okulu eğlenceli buluyordunuz; ama kitap özetleri,
gramer testleri, ödevler istendiğinde okul hiç de eğlenceli
değildi. Ayna karşısında saatlerce oturuyor ve on yıl içinde neye
benzeyeceğinizi merak ediyor ya da kendinize "bu makyaj çok mu
kaçtı?", "bıyıklarım ne zaman gürleşecek?" diye soruyordunuz.
Çalışacağınız işi, yaşayacağınız yeri merak ediyordunuz. Şimdi,
lisedeki sınıf arkadaşlarınızın içinden okulu bırakanları,
hayata atılanları, uyuşturucuya ya da alkole alışanları ya da
henüz kendileri büyümekteyken anababa olanları hiç merak
ediyor musunuz? Ergenlik her bakımdan bir yolculuktu, değil mi?
Anımsayacağınız pek çok mutlu şey ve unutmayı yeğleyeceğiniz
pek az şey olmalı.

ERGENLİK NEDİR?

Psikologlar, antropologlar, filozoflar, anababalar ve hatta
ergenlerin kendileri ergenlik'i tanımlamayı çok uzun zamandan
beri denemektedirler. Modern ergenlik psikolojisinin babası olan
G. Stanley Hall ergenliği "fırtına ve stress" (Hall, 1904) zamanı
olarak betimledi, ama bu görüş yeni araştırmalarla desteklenmedi.
Ergenlik başkaları tarafından değişik biçimlerde de tanımlandı:
"Psikoseksüel gelişimin dört evresinin sonuncusu..." (Blos,
1962, s. 1); "İnsanda, bireyin yetişkine özgü ayrıcalıklarının kendisine
verilmediğini hissettiği zaman başlayan ve yetişkinin
tüm gücü ve toplumsal konumu toplum tarafından bireye verildiği
zaman sona eren gelişim dönemi..." (Sieg, 1971, s. 338); "Genç yetişkine
değişik yetişkinlik rollerini vatandaşlık sorumluluğunun
sonuçlarına katlanmak zorunda kalmadan denemesine izin verildiğinde
yaşanan normatif bunalım..." (Schulz, 1972, s. 323).

Kullanılan tanım ne olursa olsun bir şey açıktır: Çevremizde
pek çok ergen vardır. Nüfus Bürosu'na göre Amerika Birleşik
Devletleri'nde 1970'te 14-24 yaşlar arasındaki bireylerin sayısı
yaklaşık 40 milyondu, on yıl önceki 25 milyondan % 52 daha fazla.
13-19 yaşlar arasındakiler ise 27 milyondu (Packard, 1970).
Nüfus Bürosu, İkinci Dünya Savaşı sonrasındaki doğum patlamasının
sonucu olarak 1980'lerin bu yaşlar arasındaki yaklaşık 45
milyon insanla başlayacağını, ama 1990'ların başında 41 milyondan
biraz fazla bir sayıya düşebileceğini tahmin etmektedir.

12-24 Yaşlarındaki Nüfusun Miktarı ve On Yıllık Değişimleri

Yıllar - Miktar (milyon) - Değişim yüzdesi

1900 - 16.5 - + 16

1910 - 20.0 - + 21

1920 - 20.8 - + 4

1930 - 24.8 - + 20

1940 - 26.3 - + 6

1950 - 24.2 - - 8

1960 - 26.7 - + 10

1970 - 40.5 - + 52

1980 - 44.8 - + 11

1990 - 41.1 - - 8

Kaynak: F. Philip Rice, The Adolescent, 1978.

Genç insanların ve onların ilgilerinin kültürümüzün ve ekonomimizin
biçimlenmesinde büyük bir rol oynadığı bir toplumda
yaşıyoruz. Ergenler her yıl besine, plaklara, kasetlere, filmlere,
kozmetiklere, giysilere, kitaplara, dergilere ve daha yüzlerce
şeye 37 milyon dolardan fazla harcıyorlar.

ERGENLİKTE GELİŞİM GÖREVLERİ

Bir insan bugünün ve geleceğin sorunlarıyla başarılı biçimde
uğraşacaksa, bebeklikten ve ilk çocukluktan ergenliğe, ergenlikten
ileri yetişkinliğe doğru özel davranış türlerinin kazanılması
gerekmektedir. Ergenlik bedensel, toplumsal, bilişsel olgunlaşma
dönemidir. Bir ergenin başarması gereken yaşam görevleri bu bölümde
incelenmekte ve sonraki bölümde genişletilmektedir. Bu
görevlerin listesini Robert Havighurst geliştirmiştir.

Bedensel özelliklerini kabul etmek ve bedenini etkili
biçimde kullanmak. Ergenlik bir dizi hızlı bedensel değişimle
biyoloik olarak başlar; bu değişimler büyük ölçüde bir insanın
yetişkin boyuna, ağırlığına, bedensel ve cinsel özelliklerine kavuşmasını
sağlar. Bunun sonuçlarından herkes hoşnut kalmaz. Bir
kız ya da erkek çocuk kendini çok kısa ya da çok uzun bulabilir,
umduğu kadar yakışıklı ya da güzel olmadığını düşünebilir. Herkes
kendine "Ben normal miyim?" sorusunu sorar. Buradaki gelişim
görevi bedensel özelliklerini kabul etmeyi ve onları en iyisi
saymayı öğrenmektir.

Havighurst'e Göre Ergenlikte Gelişim Görevleri

1. Bedensel özelliklerini kabul etmek ve bedenini etkili biçimde
kullanmak.

2. Eril ya da dişil bir toplumsal rolü gerçekleştirmek.

3. Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler kurmak.

4. Anababadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı
gerçekleştirmek.

5. Ekonomik bir mesleğe hazırlanmak.

6. Evliliğe ve aile yaşamına hazırlanmak.

7. Toplumsal bakımdan sorumlu bir davranışı istemek ve
gerçekleştirmek.

8. Davranışın rehberi olarak bir dizi değer ve bir ahlak sistemi
kazanmak, bir ideoloji geliştirmek.

Eril ya da dişil bir toplumsal rolü gerçekleştirmek.
Hızla değişen bir dünyada bu görev bir ergenin bugün yapmak zorunda
olduğu düzenlemelerin en önemlilerinden birini oluşturmaktadır.
Çağdaş Amerikan toplumunda bir erkek ya da kadın
için en uygun davranış hangisidir? Bir davranış tarzını açıkça
eril, diğerini açıkça dişil olarak etiketlediğimiz yıllarda, yani
bundan yirmi yıl önce bu soruyu yanıtlamak kolaydı. Oysa bugün
birçok kişi cinsler arasındaki benzerlikleri farklılıklardan daha
fazla vurgulamaktadır: Kumaş pantolonları, blucinleri, üniseks
saç kesimlerini düşünün. Kuşkusuz en büyük değişimler kadınlık
rollerinde ortaya çıktı. Ama herkes aynı yönde hareket etmemektedir.
Kimileri toplumsal rollerini geleneksel çerçevede geliştirmekte,
kimileri eşitliği ve birbiriyle örtüşen davranışları
savunmakta, kimileri de aşırı uçlar arasındaki yerini korumaktadır.
Anlaşılabilir biçimde, anababaların, öğretmenlerin ve ergenlerin
kendilerinin, yakın geçmişten kesinlikle farklı olan bir
şimdiki zamandan köklü biçimde ayrılan bir geleceğe hazırlanma
konusunda kafaları karışmaktadır.

Her iki cinsten yaşıtlarıyla yeni ve daha olgun ilişkiler
kurmak. İlk ergenliğin büyük ölçüde aynı cinsten arkadaşlardan
kurulan yaşıt grupları şimdi yerini daha olgun erkek-kadın
ilişkilerine bırakmalıdır. Ergen, karma bir grupta gülüşmeden,
kızarmadan, terlemeden ne söyleyeceğini ve nasıl söyleyeceğini,
yetişkinlere özgü çeşitli toplumsal etkinliklere nasıl katılacağını
öğrenmek zorundadır. Kültür bu toplumsal ilişkilerin ne olacağını
büyük ölçüde belirler; bu ilişkiler bir toplumdan diğerine ve
sınıflar arasında değişiklik gösterir. Örneğin, Havighurst (1972)
orta sınıf Amerikalıların toplumsal başarıyı, çok sayıda arkadaş
sahibi olmayı, yüksek statüyü, geç evlenmeyi vurgulamaya yöneldiğini,
buna karşılık alt sınıfın erken cinsel yaşantıya, erken evliliğe,
çeteye, komşuluk ilişkilerine yöneldiğini göstermektedir.

Anababadan ve diğer yetişkinlerden duygusal bağımsızlığı
gerçekleştirmek. Anababadan özellikle davranış, tutum
ve ilgiler bakımından bağımsız olmaya girişen ergenler, genellikle,
önceden izin almadan, ardından da ayrıntılı rapor vermek
zorunda kalmadan bir şeyleri arkadaşlarıyla birlikte yapmak
isterler. Daha çok yerel çöplüğe benzeyen yatak odanızın kapısına
"özel mülkiyet", "uzak durun" levhaları astığınızı belki siz de
anımsarsınız. Fakat bağımsızlığın getirdiği özgürlükle birlikte,
anababaya ve diğer yetişkinlere duyulan sevgi ve saygıyı içeren
bir başka boyut daha vardır. Bu boyut vermeyi ve almayı, her
iki tarafı da anlamayı gerektirir. Havighurst'ün (1972) belirttiği
gibi, ergenler anababalar onların üzerinde otorite kurmaya
kalkıştığında sık sık başkaldırırlar, ama anababalar onları sorumlu
yetişkin gibi davranmaya yüreklendirdiğinde bağımlılık
göstermeye çalışırlar. Burada da kültür önemli bir rol oynuyor
görünmektedir. Bağımsızlık görevi alt sınıfta orta sınıftakinden
daha kolay yerine getirilmektedir; orta sınıf uzayan eğitimi,
ekonomik desteği, gecikmiş evliliği, daha fazla korumayı -özellikle
ergen kızları- vurgulamaktadır. Bu görevin Amerikan kadınları
açısından taşıdığı güçlükler Nancy Friday'in My Mother,
My Self (1977) adlı kitabında sergilenmiştir. (Türkçe'de, Nancy
Friday, Annem ve Ben, e Yay., İstanbul, 1984. (ç.n).)

Ekonomik bir mesleğe hazırlanmak. Eskiden, çocukların
aile çiftliğini ya da işini üstlerine almaları ya da anababanın
ya da büyüklerin onlar için seçtiği mesleğe yönelmeleri beklenmiştir.
Ancak, toplum gitgide karmaşıklaştıkça ve teknoloji
geliştikçe bir meslek seçmek çoğu kişinin son derece güç bulduğu
çok daha kişisel bir karar haline geldi. Kuşkusuz en büyük değişim
kadınlar açısından ortaya çıktı; kadınların çoğu tıp, hukuk,
mühendislik gibi eskiden erkeklerin egemen olduğu alanlarda
evliliği meslekle kaynaştırmak istemektedir. Birçok durumda
ergenlik yılları, resmi okul öğrenimi ve yeteneklerin ve ilgilerin
belirlenmesi üzerinde yoğunlaşarak, genç insana yetişkin yaşamı
için ne istediği, ne yapabileceği, ne yapacağı konusunda karar
vermesi için zaman sağlamaktadır. Alt sınıfın üyeleri bunu yasaların
ve ekonomik koşulların izin verdiği ölçüde erkenden okulu
bırakarak ve çalışmaya başlayarak gerçekleştirirler çoğu zaman.
Orta sınıf ergenleri için meslek, anababaya daha uzun süre
parasal bağımlılığa yol açacak biçimde, genellikle fazladan
eğitim ya da alıştırma yıllarını gerektirir.

Evliliğe ve aile yaşmına hazırlanma. Bu gelişim görevi
birçok açıdan, az önce tartışılan ve yukarıda gösterilen üçüncü,
dördüncü ve beşinci görevlerde ilerlemeler kaydedilmiş olmasına
bağlıdır. "Deneme evliliği", "birlikte yaşama" gibi toplumsal
geleneklerdeki değişimler belki bu görevi çağdaş ergenler
için daha zor kılmıştır. Ergenlerin çoğu büyük olasılıkla sonunda
evlenmeyi ve çocuk sahibi olmayı beklemektedir. Ancak, Havighurst'ün
(1972) belirttiği gibi, bazı ergenler evliliği ve aile yaşamını
zevkle beklerler, bazıları ise düşmanlık ya da korku hissederler.
Açıkça bir bireyin bu alandaki tutumu, başarısı ya da
başarısızlığı hem kültürden ve sosyoekonomik düzeyden, hem de
aile deneyimlerinden etkilenir. Birçok ergen çok fazla düşünmeden
ya da hazırlanmadan ve çoğu zaman ev işleri ya da çocuk yetiştirmek
için gerekli olan becerilere sahip olmadan evlenmekte
ve çocuk yapmaktadır. Bu olduğunda, lise ya da üniversite düzeyinde
gerekli kurslara ve rehberliğe başvurarak daha fazla çaba
harcandığını görmekteyiz.

Toplumsal bakımdan sorumlu bir davranışı istemek ve
gerçekleştirmek. Çok az istisna dışında, insanlar yaşamlarını
soyutlanmış biçimde değil, bir topluluk, devlet, bölge, ülke içinde
yaşarlar. Ergen, bir yetişkin olarak, siyasal, dinsel ve toplumsal
etkinliklere sorumlu bir katılımcı olmayı, vergi ödemeyi ve oy
vermeyi öğrenmelidir. Genellikle bu, toplumun sorunlarının ve
ilgilerinin bireyden önce geldiği, bunun mantıksal olarak bizi
ergenliğin sonuncu gelişim görevine götürdüğü anlamına gelir.

Davranışın rehberi olarak bir dizi değer ve bir ahlak
sistemi kazanmak, bir ideoloji geliştirmek. Bebeklikten ergenliğe
kadar bir birey üzerinde anababaların, yaşıtların, okulun,
dinin uyguladığı etkiler, yaşamak için bir dizi standart oluşturmaya
yardımcı olmak üzere birleşirler. Bu değerler bireyin
benliğine katılır ve hem toplumu hem bireyselliği yansıtırlar.
Örneğin, bir birey geleneksel bir dinin ilkelerine uygun olarak
davranabilir ya da çeşitli dinsel ya da ahlaki sistemlerin ögelerinden
oluşan özel bir ideoloji geliştirebilir. Bunu gerçekleştirdiğinizde
dünyadaki yerinizi ve diğer bireylerle ilişkilerinizi tanımlamak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder